Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14815 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 778 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkûmiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Somut olayda; katılanın, kendi iş yerinde mimar olarak çalıştığı, kendisini S.S.K Müdürü ... ... olarak tanıtan bir şahsın, telefonla arayarak S.S.K. uygulamaları ile ilgili bilgi verdiği ve bu konuda yemek düzenlediklerini belirtip bu yemek için elinde bilet olduğunu ve bilet satın alıp alamayacağını sorduğu, katılanın daha önce de benzer olaylarla karşılaşması nedeniyle bu kez sanığı yakalatmak amacıyla, telefondaki kişiye bilet alacağını ve iş yerine bilet göndermesini isteyip telefonu kapattığı ve peşinden polis merkezini arayıp olayla ilgili olarak ihbarda bulunduğu, aynı gün sanığın, elindeki biletleri satmak için katılana ait iş yerine geldiğinde katılan ve sekreteri olan tanık tarafından bir süre bekletildiği, bu arada kendilerine haber verilmesi üzerine iş yerine gelen polis ekipleri tarafından yakalandığı ve üzerinde S.S.K.-Bağkur Emeklileri Dayanışma Merkezi ile ... Organizasyon Yönetim Mali Sor. Danışma Merkezi tarafından düzenlenmiş 500 TL ile 600 TL bedelli iki adet fatura ve 2 adet davetiyenin ele geçirildiği, Sosyal Güvenlik Kurumu İstanbul İl Müdürlüğünden alınan 05.06.2008 tarihli yazıda kendi bünyelerinde S.S.K Bağkur Emeklileri Dayanışma Merkezi adına herhangi bir kaydın bulunmadığının belirtildiği, Beşiktaş Vergi Dairesi Müdürlüğünden alınan 13.06.2008 tarihli yazıya göre, S.S.K Bağkur Emeklileri Dayanışma Merkezi tarafından düzenlenmiş gözünen 500 TL bedelli faturada kayıtlı olan ve S.S.K Bağkur Emeklileri Dayanışma Merkezinin Vergi numarası olarak belirtilen 5400241782 sicil nolu olarak herhangi bir mükellefiyet kaydının bulunmadığının tespit edildiği, Beyoğlu Vergi Dairesinden alınan 03.06.2008 tarihli yazıda ise, Yörük Organizasyon tarafından düzenlenmiş görünen 600 TL bedelli faturada belirtilen ... Organizasyon isimli iş yerinin ... numaralı vergi kimlik numarasında sanık ...’ün kayıtlı olduğu ve “plastikten yapılmış eşya perakende ticareti” işi nedeniyle mükellefiyet tesis edildiği, ancak 2006 yılından bu tarafa yapılan yoklamalarda adresin sürekli olarak kapalı olduğu ve en son mükellefin adresinde bir başka şahsın iş yerinin faaliyette olduğunun belirtildiği, İstanbul Kriminal Polis Laboratuarı Daire Başkanlığı'ndan alınan 25.04.2008 tarih ve... sayılı raporda, şüphelide ele geçirilen faturalardaki yazı ve imzaların sanıktan alınan mukayese el yazıları arasında yapılan karşılaştırmalarda, herhangi bir ilgi ve irtibat tespit edilemediğinin belirtildiği, sanığın alınan beyanında; kendisinin olayla ilgisinin olmadığını... ismiyle tanıdığı bir şahsın kendisine kapalı zarf içerisinde söz konusu davetiyeleri vererek şikayetçinin adresine teslim etmesini istediğini, kendisinin de %10 komisyon karşılığında bu işi kabul ettiğini belirttiği... isimli şahıs hakkında yapılan araştırmada ise, belirtilen adreste bu isimde bir kişinin bulunmadığı, yine sanık tarafından verilen cep telefonu numarasından da ...isimli şahsa ulaşılamadığı, sanığın bu şekilde hileli hareketlerle katılanı kandırarak menfaat temin etmeye çalıştığı esnada polise yakalandığı ve dolandırıcılık suçuna teşebbüs ettiğine yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir. Tekerrüre esas mahkumiyeti bulunan sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 58. maddesinin uygulanmaması ve hükmün 3. bendinde adli para cezasına ilişkin uygulama sırasında 22 gün adli para cezasından 5237 sayılı TCK'nın 62. maddesinin tatbiki suretiyle 1/6 indirim yapılırken netice cezanın 18 gün yerine 16 gün olarak eksik tayini aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak,Hapis cezasının alt sınırdan tayin edilmesine rağmen, adli para cezasının belirlenmesi sırasında, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeye dayanarak tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle sanığa fazla ceza tayini,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususların aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından adli para cezasına ilişkin sırasıyla " 30 gün”, ''22 gün'', “16 gün'' ve ''320 TL" adli para cezası terimlerinin tamamen çıkarılarak yerine, sırasıyla " 5 gün",'' 3 gün'', ''2 gün'' ve “40 TL" adli para cezası ibarelerinin eklenmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 17.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.