Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14680 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 3601 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : 15 - 2011/290643MAHKEMESİ : İzmir 11. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 04/07/2011NUMARASI : 2010/343 (E) ve 2011/413 (K)Suç : Dolandırıcılık Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Katılan ile sanıklardan Zeki’nin bir kooperatif inşaatı nedeniyle tanıştıkları, sanık Zeki'nin kendisinin de elinde, kooperatif hissesi olduğunu ve satmak istediğini söylediği, katılanın satılık olan taşınmazı gidip gördüğü, tarafların, taşınmazın alım-satımı konusunda, anlaştıkları ve katılanın beğendiği taşınmazı 17.000 TL bedelle satın alıp parasını da peşin olarak ödediği, taşınmazda marangoz atölyesi olarak faaliyete başladığı, bu sırada katılanın kendisi adına diğer hissedarlardan arsa payı satın alması için, sanık Zeki’ye imzalanmış suça konu boş senedi teminat senedi olarak verdiği, sanık Zeki'nin bu senedi 17.500 TL bedelli olarak düzenleyip, 18/04/2007 tarihinde İzmir 23. İcra Müdürlüğü’nün 2007/14015 Esas sayılı dosyası üzerinden takibe koyduğu, takip aşamasında alınan bilirkişi raporunda, katılanın, esasında kendisine tapuda satılan taşınmazın, görüp beğendiği taşınmaz olmadığı, arsa vasfındaki başka bir taşınmaz olduğunun anlaşıldığı, diğer sanık E.. B..'nin, sanık Zeki'nin işyerinde, ustabaşı olarak çalıştığı ve dükkanın alım-satımı sırasında, sürekli sanık Zeki'nin yanında bulunduğu, her iki sanığın, dükkanın alım-satımı sırasında, birlikte hareket ettikleri iddia edilen olayda; İddianamede anlatılan katılana başka bir taşınmazın satılması ile ilgili dolandırıcılık suçunun suç tarihinin tapuda devir tarihi olan 09/02/2005 tarihi olduğu ve suç tarihi itibariyle dava zamanaşımının dolduğu, iddianamede anlatılan sanığın teminat olarak verilen senedi doldurup takibe koyması eyleminin suç tarihinin 18/04/2007 olduğu ve sanığın bu eyleminin subüt bulduğu takdirde TCK’nın 209. Maddesi kapsamında açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçunu oluşturacağı gözetilmeyerek, suça konu senet yönünden gerekçeli kararda bir değerlendirme yapılmadan her iki eylemi tek suç olarak kabul edip yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15/09/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.