Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14642 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 24603 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Mala zarar verme, hakaretHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma, yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma, suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir. Hakaret suçunun oluşabilmesi için, bir kimseye ..., şeref ve saygınlığını incitecek ölçüde, somut bir fiil veya olgu isnat etmek ya da yakıştırmalarda bulunmak ya da sövmek gerekmektedir. Kişiye isnat edilen somut fiil veya olgunun gerçek olup olmamasının bir önemi yoktur. İsnadın ispatın konusu ayrıdır. Somut bir fiil ve olgu isnat etmek; isnat, mağdurun ... şeref ve saygınlığını incitecek nitelikte olacaktır. Mağdura yüklenen fiil ve olgunun belirli olması şarttır. Fiilin somut sayılabilmesi için, şahsa, şekle, konuya, yere ve zamana ilişkin unsurlar gösterilmiş olmalıdır. Bu unsurların tamamının birlikte söylenmesi şart değildir. Sözlerin isnat edilen fiilî belirleyecek açıklıkta olması yeterlidir. Çoğu zaman isnat edilen fiil ve olgunun, hangi zaman ve yerde meydana geldiğinin belirtilmesi, ... ve saygınlığı incitecek niteliği tespit için yeterli olmaktadır. Tarafların sosyal durumları, sözlerin söylendiği yer ve söyleniş şekli, söylenmeden önceki olaylar nazara alınarak suç vasfı tayin olunmalıdır. Hakaretin kişiyi küçük düşürmeye yönelik olması gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amaçlı belli bir siyasi kanaatin isnat edilmesi hâlinde de suç oluşacaktır. Bir kişiye yönelik sözlerin veya yapılan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, topluma hâkim olan anlayışlar, örf ve adetler göz önünde bulundurulmalıdır. Suçun alenen işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Aleniyet, belirsiz sayıda kişilerin hakaret oluşturan sözü duymalarına olanak sağlamak suretiyle suçun işlenmesini ifade eder. Failin, hakaret oluşturan sözün duyulması olanağını yaratmış olması yeterlidir. Söylenen sözün fiilen duyulmuş olup olmaması önemli değildir.Sanık ...'nın, babasından kalan miras hakkının olduğunu belirterek annesi olan mağdur ...'dan para istemesi nedeniyle aralarında sürekli olarak tartışma yaşandığı, bu kapsamda Denizli'de akrabalarında kalan ...'ya telefon ederek yine aynı konuda tartıştıktan sonra evi yakacağını söylediği, sanığın evi yakmadan önce katılan ...'ın evinin önüne giderek "Terbiyesiz kadın, terbiyesiz insan, lanet kadın" şeklindeki sözlerle hakaretlerde bulunduktan sonra annesi ...'nın oturduğu dairenin oturma odasındaki çekyatı tutuşturarak evi yaktığı, annesine ait evi yakması nedeniyle ...'a ait dairedeki çocuk odası, mutfak, salon, pencere ve panjurlar ile dış klima ünitesinin yandığı, yine kiracı ...'a ait dairedeki çocuk odası ile pencere panjurunun zarar gördüğünün iddia edildiği olayda;1-Sanık hakkında hakaret suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 2-Sanık hakkında mala zarar verme suçundan kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Sanığın annesine ait evi yakma eyleminin yakarak mala zarar verme suçunu oluşturup şikâyete tabi olmadığı, ancak; TCK'nın 167/1. maddesi hükmü karşısında suçun üstsoyunun zararına olarak işlenmiş olması nedeniyle cezaya hükmolunamayacağı, sanığın söz konusu eylemi gerçekleştirmesi sırasında kişilere malvarlığı bakımından tehlikeli olacak ve zarar verecek biçimde kasten yangın çıkardığı da anlaşıldığından hukuki durumunun TCK'nın 170/1-a. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı gerekçe ile yakarak mala zarar verme suçundan mahkûmiyet kararı verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.