Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14602 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 24366 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : 15 - 2012/67882MAHKEMESİ : Bursa 9. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 03/11/2011NUMARASI : 2010/861 (E) ve 2011/546 (K)Suç : Kamu malına zarar verme, görevi yaptırmamak için direnmeDosya incelenerek gereği düşünüldü;Mala zarar verme suçu başkasının mülkiyetinde bulunan taşınır veya taşınmaz malın kısmen veya tamamen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması kullanılamaz hâle getirilmesi veya kirletilmesiyle oluşur. Bu bakımdan, söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suçtur. Yıkma,yalnızca taşınmazlar için söz konusudur. Taşınmazın önceki kullanış biçimine uygun olarak bir daha kullanılamaz duruma getirilmesini ifade eder. Yok etme, suça konu şeyin maddî varlığını ortadan kaldırmaktır. Bozma,suça konu şeyin, amacına uygun olarak kullanılması olanağını ortadan kaldırmaktır. Kirletme, başkasının binasının duvarına yazı yazmak, resim yapmak, afiş ve ilân yapıştırmak şeklinde gerçekleştirilmektedir. 5237 sayılı TCK’nın “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlıklı dördüncü kısmının, “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar ”başlıklı birinci bölümünde,265. maddesi ile düzenlenen;“Görevini Yaptırmamak İçin Direnme”suçuyla korunan hukuki yarar,kamu idaresinin güvenilirliği ve işleyişi olup;bu suçta,kamu faaliyetlerine kişilerin saygı göstermelerinin sağlanması ve kamu görevlerinin yerine getirilmesini dolayısıyla da kamu görevini yerine getirenleri engellemeye yönelik fiillerin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Öte yandan, kendisine verilen görevi yerine getirmekte olan kamu görevlisine karşı cebir ve/veya tehdit fiili gerçekleştirilmiş bulunduğundan bu suçla aynı zamanda kişi özgürlüğü ve beden bütünlüğü de korunmaktadır. Maddede düzenlenen görevini yaptırmamak için direnme suçu,seçimlik hareketli bir suç olup kamu görevlisinin görevini yapmasını engellemek amacıyla,cebir ve/veya tehdit kullanılması ile suç oluşmaktadır. Bu suçun oluşabilmesi için,öncelikle engellenmek istenen işin o kamu görevlisinin görevine giriyor olması zorunludur. Zira madde, kamu görevlisinin yerine getirdiği herhangi bir iş için değil,görevine giren bir iş için koruma sağlamaktadır. Cebir, kamu görevlisine karşı fiziki güç kullanılmasıdır. Cebrin sınırı, kasten yaralama suçunun temel şekli veya daha az cezayı gerektiren hâli kapsamında değiştirilebilecek boyutta olmasıdır. Cebirle,kasten yaralamanın neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerine sebebiyet verilirse,fail ayrıca bu suçtan da beşinci fıkra uyarınca cezalandırılacaktır. Cebir veya tehdidin alenî olması şart değildir. Bu manada cebir ve tehdit, kamu görevlisinin görevini yerine getirmesini engellemeye elverişli, doğrudan kamu görevlisine yönelik ve ortadan kaldırılmadığı sürece göreve devam edilmesine engel olan güç kullanılmasını ifade eder.Yaralama suçundan aranan sanığı, yakalamak için görevli polis memurlarının iki ekip halinde sanığın ikamet ettiği mahalleye gittikleri ve kahvehane önünde sanığı görmeleriyle birlikte sanığın kaçmaya başladığı ve yapılan uzun takip sonucu bir evin odunluğunda yakalanıp kelepçelenerek ekip otosuna doğru getirilirken sanığın kelepçeden kurtulup çevrede bulunanlardan "beni kurtarın" diye yardım istemesi üzerine çevrede bulunanların, polis memurlarının kendilerini tanıtmalarına ve sanığın yaralama suçundan yakaladıklarını bildirmelerine rağmen içinde temyiz dışı sanık Şenel ve temyiz dışı suça sürüklenen çocuk Şenel’in de bulunduğu 50-60 kişilik grubun polise ve ekip araçlarına taş atmak suretiyle sanık Çetin'i polisinden elinden kurtarmaya çalıştıkları, sanığın bu şekilde üzerine atılı suçu işlediğinin iddia edildiği olayda, 5237 sayılı TCK'nın 38. maddesine göre azmettiren kişinin cezalandırılması için, belli bir suçu işleme hususunda henüz bir fikri olmayan bir kişinin, bu suçu işlemeye karar verdirilmesi gerektiği, somut olayda, sanık Çetin'in polisler tarafından yakalandığında mahalle sakinlerine hitaben yalnızca “beni kurtarın” şeklinde bağırdığı, dolayısıyla temyiz dışı sanıkları ve mahalleliliyi suç işlemeye teşvik ettiği anlaşılmakla, sanık hakkında; TCK'nın 39/2. maddesi uyarınca, polisin elinde bulunan sanığın polisten alınmasına yönelik suç işlemeye teşviğin oluştuğu gözetilerek, buna göre uygulama yapılması gerekirken, şartları bulunmayan azmettirmenin kabulü ile , sanık hakkında fazla ceza tayini, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.