Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14576 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 830 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : 11 - 2010/305475MAHKEMESİ : Silivri 2. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 10/03/2010NUMARASI : 2008/105 (E) ve 2010/496 (K)Suç : DolandırıcılıkDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.İnşaatta işçi olarak çalışan katılanların yanına gelen ve telefon işi yaptığını belirterek katılanlara ait telefonları alıp yenileri ile değiştirebileceğine dair yalan söyleyen sanığın, bu duruma aldanan katılanların telefonlarını alarak haksız menfaat temin ettiğinin iddia edildiği olayda; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;1-Sanığın; katılanların telefonlarını yenileri ile değiştireceğinden bahisle her ikisine ait telefonları alarak haksız menfaat temin etmesi şeklinde gerçekleştirdiği sabit görülen eylemlerini, her iki katılana karşı aynı zamanda gerçekleştirdiğinin anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK'nın 43/2 maddesi kapsamında, sanığın, aynı suçu birden fazla katılana yönelik tek bir fiille işlediği dikkate alınarak zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde iki kez dolandırıcılık suçundan hüküm kurulması, 2- Tekerrüre esas sabıkası bulunan sanık hakkında, 5237 sayılı TCK'nın 58/6-7 maddeleri gereğince mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.