Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14564 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 822 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : 11 - 2010/222701MAHKEMESİ : Karaman 2. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 23/03/2010NUMARASI : 2009/105 (E) ve 2010/261 (K)Suç : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmaDosya incelenerek gereği düşünüldü;Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi hâlinde, nitelikli hali oluşmaktadır.Katılana ait işyerinde işçi olarak çalışan sanığın, katılana intikal ettirilmek üzere katılanın eşi olan S.. Y..'ten teslim aldığı 2500 TL parayı katılana iade etmeyip uhdesinde bulundurmak suretiyle hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda; 1-Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın aşamalarda verdiği ifadelerinde; katılan ile ortak olarak şirketin sahibi olduklarını, söz konusu paranın şirket hesabına yatırılmak üzere verilen bir para olduğunu, kendisinin alacaklı olduğunu, paranın kendisine ait bir para olduğundan uhdesinde tuttuğunu belirtmesi karşısında; maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından; sanığın katılan ile belirttiği gibi bir şirketin ortağı olup olmadığı, söz konusu paranın neye istinaden sanığa teslim edildiği, sanığın şirketten alacağının bulunup bulunmadığı, sanığın katılana ait şirkette işçi olarak çalışıp çalışmadığı, sanığın eğer katılana ait şirkette işçi olarak çalışıyor olduğunun tespiti halinde ise para tahsil etme yetkisinin bulunup bulunmadığı, söz konusu paranın şirkette var olan hizmet ilişkisinin gereği olarak şirket işlerine istinaden mi sanık tarafından teslim alındığı, yoksa katılanın şahsi bir ilişkisi nedeniyle sanığın bu parayı teslim almakla mı görevlendirildiği hususlarının net bir şekilde açıklığa kavuşturulmasından ve bu kapsamda; söz konusu paranın şahsi bir ilişki nedeniyle sanık tarafından teslim alınmış ve uhdesinde bulundurulmuş olması halinde suç tipinin 5237 sayılı TCK'nın 155/1 maddesinde düzenlenen soruşturulması ve kovuşturulması şikayete tabi olan güveni kötüye kullanma suçunun oluşturup oluşturmayacağı hususunun karar yerinde tartışılmasından sonra toplanan bütün deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden eksik inceleme sonucunda yazılı şekilde karar verilmesi,2- 5237 sayılı TCK'nın 155/2 maddesinde; hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunun yaptırımının ''bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezası'' olarak gösterilmesi karşısında; sanık hakkında adli para cezasına da hükmedilmesi gerektiği gözetilmeden sadece hapis cezasına hükmedilerek eksik ceza tayini 3-Katılanın soruşturma aşamasında verdiği ifadesinde "...zararımın giderilmesi halinde uzlaşmak isterim"; şeklinde beyanda bulunduğu ve sanığın da yargılama aşamasında mağdurun şikayetçi olmadığını belirttiğinin anlaşılması karşısında; mağdurun duruşmaya çağrılarak sanığın zararını giderip gidermediğinin sorulması, 5237 sayılı TCK'nın 168. maddesinde düzenlenen "etkin pişmanlık" hükümlerinin sanık açısından uygulanabilirlik koşullarının karar yerinde tartışılması ve değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.