Tebliğname No : 11 - 2010/223327MAHKEMESİ : Çarşamba 1. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 23/02/2010NUMARASI : 2009/370 (E) ve 2010/95 (K)Suç : Dolandırıcılık (değişen suç vasfına göre hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma)Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Sanığın, ikinci el sandalye ve masa kiralama işi ile uğraşan katılandan 300 adet sandalye ile 50 adet masayı geçici olarak kullanmak üzere kiraladıktan sonra üçüncü bir kişiye satarak teslim amacı dışında tasarrufta bulunduğunun iddia edildiği olayda;5237 sayılı TCK'nın 168.maddesindeki etkin pişmanlık hükmünün uygulanabilmesi için failin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle gidermesi gerekeceği, oysa ki somut olayda; yapılan ihbar üzerine kolluk güçleri tarafından ele geçirilen eşyaların mağdura iade edildiği dikkate alındığında; kamu gücünün kullanılması sonucunda mağdurların zararının giderildiğinin anlaşılması karşısında; zararın soruşturma evresinde giderildiği kabul edilerek verilen cezadan 5237 sayılı kanunun 168/1. maddesi uyarınca indirim yapılması gerektiğine dair tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,ancak;1-Tüm dosya kapsamına göre; sanığın, ikinci el sandalye ve masa kiralama işi ile uğraşan katılandan 300 adet sandalye ile 50 adet masayı kiraladıktan sonra üçüncü bir kişiye satarak teslim amacı dışında tasarrufta bulunması şeklinde sabit görülen eylemini gerçekleştirirken hileli harekette bulunarak mağduru aldatmış olup olmadığının belirlenebilmesi bakımından; sanığın gerçekten sünnet merasiminin olup olmadığının araştırılarak gerçekte sünnet merasimi bulunmamasına rağmen bu hususta yalan söyleyerek mağduru aldatmak suretiyle söz konusu eşyaları kiraladıktan sonra başkasına satarak haksız menfaat temin etmesi şeklindeki eyleminin 5237 sayılı TCK'nın 157/1. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçunu oluşturacağından bu hususun araştırılmasından sonra suç tipinin belirlenmesi, aksi halde sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK'nın 155/1. maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğu, soruşturulmasının ve kovuşturulmasının şikayete tabi olduğu, mağdur S.. D..'nın yargılama aşamasında alınan beyanında sanıktan şikayetçi olmadığını belirttiği ve bu şekilde atılı suçun kovuşturma şartının ortadan kalkmış olduğunun anlaşılması karşısında; sanık hakkında açılan kamu davasının, 5237 sayılı TCK'nın 73/1-2 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri gereğince düşürülmesine karar verilmesi gerekeceğinin anlaşılması karşısında; bu hususlar açıklığa kavuşturulmadan eksik inceleme sonucunda unsurları somut olayda oluşmayan hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan yazılı şekilde hüküm kurulması, 2-Kabule göre de; hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.