Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14529 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 361 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : 11 - 2011/2637MAHKEMESİ : Mardin 2. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 07/10/2010NUMARASI : 2008/151 (E) ve 2010/577 (K)Suç : Dolandırıcılık Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Sanık R.. A.. ile ilgili olarak yapılan temyiz incelemesinde;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli,olayın özelliği,fiille olan ilişkisi,mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.İ.. G.. İletişim Pazarlama Ticaret Limited Şirketi'nin satış elemanı olan sanığın, mağdurların ikamet ettiği B.. Köyü'ne giderek Milli Eğitim Bakanlığı'ndan geldiğini, yardıma muhtaç ailelerin çocuklarına kitap getirdiğini söyleyerek ekonomik durumu iyi olmayan mağdurlara verdiği kitaplar karşılığında teslim aldıklarına dair birer belge imzalattırdığı, bir süre sonra şirket yetkililerinin köy muhtarını telefon ile arayarak ellerindeki satış sözleşmeleri gereğince taksitlerini ödemelerini istedikleri mağdurların dolandırıldıklarını anlayarak şikayetçi oldukları, bunun üzerine şirket yetkilisinin köye gelerek sözleşmeleri iptal edip ibraname düzenlediği somut olayda; mağdurların aynı yöndeki ifadeleri, sanığın kaçamak savunması ile dosya içerisindeki sözleşme ve ibraname suretleri gözetildiğinde dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;Mağdurların satış sözleşmesi ve borç senetlerini imzalamaları ile birlikte dolandırıcılık suçunun tamamlandığı gözetilmeden teşebbüs hükümlerinin uygulanması suretiyle eksik ceza tayini,Mağdurların hep birlikte yanına giderek görüştükleri sırada sanığın suça konu kitapları teslim edip teslim belgesi adı altında satış sözleşmesi imzalatması şeklinde gerçekleşen eylemi nedeni ile TCK'nın 43/2 maddesinin “aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da birinci fıkra uygulanır” düzenlemesi gözetilerek zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerekirken hatalı değerlendirme ile mağdur sayısınca mahkûmiyet hükmü kurulması suretiyle fazla ceza tayini,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, CMUK'un 326/son maddesi gereğince ceza miktarı bakımından kazanılmış hakların saklı tutulmasına 11.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.