Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14512 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 364 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : 11 - 2011/3509MAHKEMESİ : Manavgat 2. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 17/06/2010NUMARASI : 2009/402 (E) ve 2010/630 (K)Suç : Hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanmaDosya incelenerek gereği düşünüldü; Sanıkların adli sicil kayıtlarında tekerrüre esas mahkumiyetleri bulunduğu halde 5237 sayılı TCK.nun 58. maddesinin uygulanmaması aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması,malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi,failin kendisine verilen malı,veriliş gayesinin dışında,zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması,rehnetmesi tüketmesi,değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Sanıklardan M.. B..'ın mağdurun yanında sigortalı işçi olarak çalıştığı, mağdurun A.. isimli oteldeki marketinde patronunun bulunmadığı zamanlarda kasaya bakmakla görevli olduğu, cezaevinden yeni çıkan diğer sanık G.. K.. ile anlaşarak amaç ve fikir birliği içerisinde hareket ederek kurdukları mizansen gereği, sanık G.. K..'un mağdurun işyerini telefon ile aradığı, telefona çıkan sanık M.. B..'ın arayanın mağdurun kardeşi Özkan olduğu, kasadaki bütün parayı ve iki karton sigarayı P.. Otel'in önünde bekleyen adamına teslim edilmek üzere gönderilmesini istiyormuş gibi davrandığı, mağdurun iddiasına göre 18.000,00 TL, sanık G.. K..'un savunmasına göre 13.400,00 TL parayı hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığına karar verilen işyerlerinde çalışan M.. D..'e iki karton sigara ile birlikte vererek gönderdiği, M.. D..'i karşılayan sanık G.. K..'un sigara ve paraları aldığı somut olayda; özellikle sanık G.. K..'un gerek yazılı gerekse sözlü savunmasındaki ikrarı, mağdur beyanı ve tüm dosya kapsamına göre hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanma suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiş, olayda kullanılan hilenin işlenen suçun gizlenmesini sağlamaya yönelik olduğu anlaşılmakla suçun hukuki vasfının dolandırıcılık olarak kabul edilmesini isteyen tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;Suçtan elde edilen haksız menfaatin ne kadar olduğu tespit edildikten sonra sanıkların zararı giderdiklerine yönelik savunmaları gözetilip, mağdura herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı araştırılıp, şartlarının oluşması halinde 5237 sayılı TCK’nın 168. maddesinin sanıklar hakkında uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 11.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.