Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14471 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 322 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : 11 - 2010/286874MAHKEMESİ : Çaycuma Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 10/03/2010NUMARASI : 2006/415 (E) ve 2010/107 (K)Suç : Dolandırıcılık Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Her ne kadar 28.12.2006 tarihli duruşmada, davaya katılma hususunda müştekinin beyanı, davaya katılmak istemiyorum şeklinde duruşma zaptına geçmiş ise de, aynı duruşmada, müşteki vekilinin müdahilliklerine karar verilmesini talep ettiği ve mahkemece davaya katılmasına karar verildiği, sonraki duruşmalarda gerek müşteki gerekse de müşteki vekilinin sanıktan şikayetçi oldukları ve davaya katılmak istediklerini beyan etmeleri karşısında, mahkemenin müştekinin davaya katılmak istemiyorum şeklindeki zapta geçen beyanının maddi hata sonucu yazıldığı değerlendirilerek yapılan temyiz incelemesinde;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Somut olayda; sanığın, katılanın çalıştırdığı tuhafiyeye gidip, kendisini F.. G.. olarak tanıtarak 2500 TL. değerinde alışveriş yaptığı, karşılığında yine F.. G.. ismini içeren senet düzenleyerek verdiğinin anlaşılması karşısında, sübut bulan dolandırıcılık suçundan mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 11.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.