Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14448 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 323 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : 11 - 2010/286915MAHKEMESİ : Mut Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 04/05/2010NUMARASI : 2008/118 (E) ve 2010/223 (K)Suç : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmaDosya incelenerek gereği düşünüldü;Davaya katılmasına karar verilen S.. S..’in suçtan zarar gören S..Gıda A.Ş.’nin yetkilisi olduğu anlaşıldığından, mahkeme tarafından 02.03.2010 tarihli celsede verilen katılma kararının suçtan zarar gören S.. Gıda A.Ş.'ye yönelik olduğu değerlendirilerek yapılan incelemede,Gerekçeli karar başlığında "30.05.2008" olarak hatalı yazılmış olan suç tarihinin mahallinde "30.05.2007" olarak yine kararın 2. sayfasında, davaya katılma talebi olmayan S.. A..'ın beyanının katılan olarak yazıldığı görülmüş ise de, bu yanlışlıkların mahallinde düzeltilmesi mümkün görülmüştür.Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi, tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi hâlinde, nitelikli hali oluşmaktadır. Katılan şirkette pazarlama elemanı olarak çalışan sanığın, satmış olduğu ürünler karşılığında tahsil etmiş olduğu 16.000 TL’yi şirket hesabına yatırmadığı gibi, pazarlama yaptığı araçta yapılan sayımda da 1.750 TL’lik ürünün eksik olduğunun tespit edildiği ve bu ürünleri de teslim etmediğinin iddia edilen olayda,Gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi bakımından; katılan şirketin belirtilen dönemdeki ticari defter, bilgisayar kayıtları, irsaliye ve faturalar ile diğer hukuki belgeler temin edilip, konusunda uzman bilirkişilere tevdi edilip incelettirilerek, sanığın eylemleri nedeniyle şirketin zarara uğrayıp uğramadığı, bu zarara ilişkin eylemlerin, tarihleri ve dayanak belgelerin neler olduğu hususlarında denetime elverişli rapor alınıp, sanığın, katılan şirket adına sattığı ürünlerin paralarını uhdesinde tutup, mal edinip edinmediği ayrıca ürünleri teslim edip etmediği hususlarının da kesin olarak tespitinden sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,Kabule göre de;1-İddianamede, sanık hakkında TCK'nın 168.maddesi uyarınca etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasının talep edildiği halde, TCK'nın 168.maddesinin uygulanmama ihtimali nedeniyle CMK'nın 226.maddesi uyarınca ek savunma hakkı verilmeden, TCK'nın 168.maddesinin uygulanmaması suretiyle sanığın savunma hakkının kısıtlanması,2-Sanık hakkında hükmolunan adli para cezası taksitlendirilirken uygulama maddesi olarak TCK'nın 52/4. maddesinin gösterilmemesi, suretiyle CMK'nın 232/6. maddesine muhalefet edilmesi,3-1136 sayılı Kanun'un 168. ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13.maddesinin 1. fıkrası uyarınca, mahkumiyet kararı verilmesi halinde, kendisini vekille temsil ettiren katılan lehine maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,Bozmayı gerektirmiş, katılan vekili ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 11.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.