Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14398 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 3436 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : 11 - 2011/85792MAHKEMESİ : Midyat Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 19/07/2010NUMARASI : 2007/102 (E) ve 2010/280 (K)Suç : DolandırıcılıkDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır. Somut olayda; katılanların hayvanlarını satmak için pazara götürdükleri, sanığın katılanlarla hayvanların fiyatı konusunda pazarlık yaparak anlaştığı, sanığın paranın bir kısmını katılanlara hemen ödediği, kalan kısmı da Midyat Halk Bankasından çekerek ödeyeceğini söylediği ve beraber bankaya gittikleri sanığın yaklaşık 40 dakika bankada kaldıktan sonra dışarıya çıkarak katılanlara bankanın yeteri kadar para bulamadığı bir saat sonra paranın geleceğini ifade ettiği ve bankanın önünden ayrıldıkları sanığın bir daha gelip katılanların parasını ödemediği, bu şekilde sanığın üzerine atılı dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda,Dolandırıcılık suçunu malvarlığına karşı işlenen diğer suç tiplerinden farklı kılan husus, aldatma temeline dayanan bir suç olmasıdır. Birden çok hukuki konusu olan bu suç işlenirken, sadece malvarlığı zarar görmemekte, mağdurun veya suçtan zarar görenin iradesi de hileli davranışlarla yanıltılmaktadır. Madde gerekçesinde de, aldatıcı nitelik taşıyan hareketlerle, kişiler arasındaki ilişkilerde var olması gereken iyiniyet ve güvenin bozulduğu, bu suretle kişinin irade serbestisinin etkilendiği ve irade özgürlüğünün ihlâl edildiği vurgulanmıştır. Somut olayda, sanığın, katılanlara ait hayvanları aldıktan sonra parayı ödememek için birtakım hileler hileler yaptığı, öncelikle parayı bankadan hemen çekip geleceğini söylediği, daha sonra bankadan çıkıp, paranın henüz hesaba geçmediğini katılanlara söylediği ve namaza gidip geldikten sonra yeniden bankaya gideceğini belirtmesine rağmen bir daha görünmediği ve ortadan kaybolduğu dikkate alınarak, sanığın, hileli hareketlerle haksız menfaat temin edilmiş olunması karşısında suçun sabit olduğu gözetilerek, 5237 sayılı TCK'nın 157/1 maddesi gereğince mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.