MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır. Somut olayda; sanık ...'nun katılanı telefonla arayarak kendisini katılanın samimi arkadaşı olan ... ... olarak tanıtıp, köyde olduğunu, oğlunun askerde olduğunu, olay günü saat 19:30'da otobüse bineceğini, bu sebeple acilen 500TL paraya ihtiyacı olduğunu ve en kısa zamanda parayı hesabına yatırmasını söylediği, katılanın da sanığa inanarak İşbankası ... Şubesine giderek 500TL parayı sanığın vermiş olduğu ... numaralı banka hesabına yatırdığı, aynı gün sanığın parayı bankamatikten çektiği ve müştekiyi tekrar arayarak parayı aldığını, en kısa zamanda borcunu ödeyeceğini belirttiği, ancak sanığın parayı göndermemesi nedeniyle katılanın Sebahattin'i telefonla aradığı, ... olay günü kendisini aramadığı ve kendisinden para talep etmediğini öğrenmesi üzerine dolandırıldığını anladığı, katılanı arayan cep telefonu numarası ile verdiği hesap numarasının sanığın adına kayıtlı olduğunun anlaşıldığı, sanığın bu şekilde üzerine atılı dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda; müşteki ve sanığın aşamalardaki ifadeleri, ... Bankası havale dökümü, ... Abonelik Sözleşmesi ve tüm dosya kapsamına göre suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak;Hapis cezasının alt sınırdan tayin edilmesine rağmen, adli para cezasının belirlenmesi sırasında, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeye dayanarak tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle sanığa fazla ceza tayini ;Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından adli para cezasına ilişkin sırasıyla "120 gün ”, "100 gün" ve "2.000 TL" adli para cezası terimlerinin tamamen çıkarılarak yerine, sırasıyla "5 gün", "4 gün" ve “80 TL" adli para cezası ibarelerinin eklenmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 10.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.