Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14275 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 14348 - Esas Yıl 2014





Tebliğname No : 15 - 2013/63199MAHKEMESİ : Bilecik Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 16/01/2013NUMARASI : 2012/133 (E) ve 2013/5 (K)Suç : Nitelikli dolandırıcılıkDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.TCK'nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır. Bu ilkeler ışığında somut olayın incelenmesinde;Sanıklar M.. T.. ve A.. Ş..'in başka suç ortaklarının da olup olmadığı belirlenemediği halde en az ikisinin tam bir irade birliği içerisinde hareket ederek katılan E.. K..'u işyerinde bulunan telefonu arayarak kendilerine polis süsünü verip Emniyetten aradıklarını telefonunun terör olaylarına karıştırıldığını söyleyip telefona polislerin kullandığı telsiz sesleri verdikleri, katılana valiliğe getmesini, savcı beyin orada vali beyle görüştüğünü, herhangi bir terör olayına karşı koruma altına alınacağını söyleyerek cep telefon numarasını aldıkları, katılanın valiliğe doğru gittiği, bu sırada sürekli arayan şahısla görüşme halinde olduğu ve şahsın savcı beyle vali beyin görüştüğünü tekrarladığını, valiliğin önüne geldiğinde katılanın beklemeye başladığı, bu esnada valilikte görev yapan bir bayan polis memurunun katılana E.. K.. ismi ile seslendiği, katılanın telefonla kendisini arayan şahsın söyledikleri şeylerin doğruluğuna inancının daha da arttığı, arayan şahsın katılana telefonu savcı beye vereceğini söyleyerek kendisini savcı olarak tanıtan başka bir kişinin telefonu aldığı ve bu kişinin katılana polisin vereceği talimatlara uyması gerektiğini söylediği, bunun üzerine olan bitenin doğruluğuna inanan katılanın telefonun karşı tarafındaki şahsın söylediği şeyleri yapmaya başladığı ve katılanın hesabının bulunduğu Akbank Şubesine gitmesini istedikleri, banka hesabında para olup olmadığını sordukları, 45.000 TL olduğunu söylediği, banka önünde katılanın beklemesini istedikleri, sivil polislerin geleceğini söyledikleri, yaklaşık yarım saat bekledikten sonra sivil ve beyaz renkli bir bir aracın geldiği aractan önce resmi bir polis memurunun indiği, bu sırada katılanın kendisini arayan şahısla sürekli irtibat halinde olup telefonu hiç kapatmadığından polislerin yanına gidip arayan şahsın talimatı doğrultusunda telefonu polise verdiği ve arayan kişinin savcının polislerle görüşüp can güvenliğini sağlayacaklarını belirttiğini, polisler ile karşı taraftaki şahsın telefonla görüştükten sonra tekrar telefonu katılanın aldığı, arayan şahsın katılanın bankaya gitmesini telkin ettiği, olan bitene inanan katılanın bankaya girdiği, arayan şahsın paranın güvence altına alınması için yatırılacağını belirterek bir hesap numarası verdiği, katılanın bu hesap numarasına 42.000 TL yatırdığı, bankadan ayrıldığı, arayan şahsın şikayetçiden Adliyeye gitmesini istediği ve katılanın Adliyeye giderken tekrar yönlendirilerek 3.000 TL daha havale yapması telkini yapıldığı bunun üzerine bankaya dönerek aynı hesap numarasına 3.000 TL daha havale yaptığı, arayan kişi tarafından katılana adliyeye gidip adliyede savcı A.. Ş.. tarafından paranın kendisine elden teslim edileceğinin belirtildiği, adliyeye giden katılanın polislere A.. Ş.. isminde bir savcının olup olmadığını sorduğu, olmadığını anlayınca kendisini arayan numarayı aradığı bu numaraya ulaşamayınca dolandırıldığını anladığı,Sanıkların aynı şekilde katılan Z.. T..'yı, arayanın kendisini komiser olarak tanıtıp işyeri telefonundan arayarak katılana savcı beyle birlikte dosyasını incelediklerini söyleyerek katılandan cep telefonun numarasını aldıkları, banka hesaplarının ele geçirildiğini, para çekilmeye çalışıldığını olayı savcı beyin fark ettiğini, savcı beyin vali beyin yanında olduğunu, valiliğe gidip kendisini araması gerektiğini, buluşup birlikte vali beyin yanına gideceklerini katılana söylediği, buna inanan katılanın Bilecik Valiliğine gittiği ve kendisini arayan şahsı arayarak valiliğe geldiğini bildirdiği, şahsin katılana savcının Valilikten ayrıldığını telefonu sürekli açık tutması gerektiğini söyledikleri ve bu sırada katılanın diğer telefon numarasını da aldıkları, bu esnada valilik önünde beklerken valilik giriş noktasındaki polis memurunun telefonu çalarak katılana savcı bey seni arayor görüş diyerek telefonunu katılana verdiği, ve polis memurunun telefonunu arayan şahsın sesi farklı bir şahıs olarak kendisine savcı olarak tanıttığı, katılandan Adliyeye gelmesini isteyerek telefonu kapattığı, kendisini komiser olarak tanıtan şahsın katılanı tekrar arayarak Vakıfbanka gitmesini, şebeke üyelerinin para çekmeden kendisinin bankadan 40.000 TL para çekmesini istedikleri, bunun üzerine katılanın bankaya gidip 30.000 TL kredi çektiği, arayan şahsın bir hesap numarası vererek hesap numarasının savcı A.. Ş..'in hesap numarası olduğunu, Savcı Beyin bu parayı Merkez Bankasına yatırıp oluşan banka masraflarından kurtaracağını ve tekrar hesaba geri yatıracağını söylediği, bunun üzerine katılanın 30.000 TL yi sanıklar tarafından verilen hesap numarasına yatırdığı ve bankadan ayrıldığı, sanıkların tekrar katılanı arayıp yeniden para çekip havale göndermesini istedikleri, katılanın durumdan şüphelendiği ve dolandırıldığını anladığı olayda, haksız elde edilen menfaatlerin tahsilinde bankanın ödeme vasıtası olması nedeniyle TCK'nın 158/1-f maddesinde belirtilen suçun yasal unsurlarının oluşmadığı, bu haliyle sanıkların eylemlerinin polis memurlarını aracı olarak kullanılmaları nedeniyle TCK'nın 158/1-d maddesinde belirtilen suçu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, sanıklar, sanıklar müdafiileri, katılan Z.. T.. müdafii, katılan E.. K..'un temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.