Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14216 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 74 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, bilişim sistemine girmeHÜKÜM : MahkûmiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Sanık hakkında mağdur ...'a yönelik nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın itirazen Trabzon Ağır Ceza Mahkemesince değerlendirilerek itirazın reddine karar verildiği anlaşılmakla, sanık hakkında bilişim sistemine girme ve şikayetçi ...'a yönelik nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet kararlarları ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesinde;1-Sanık hakkında bilişim sistemine girme suçundan verilen temyiz isteminin incelenmesinde;Sanık hakkında hükmolunan cezanın miktar ve türüne göre hükmün 21.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 5219 Sayılı Kanunun 3-B maddesi ile değişik 1412 Sayılı CMUK’nın 305/1.maddesi gereğince hüküm tarihine göre, temyizi mümkün olmadığından sanığın bu suçtan kurulan hükme yönelik temyiz isteğinin aynı kanunun 317.maddesi gereğince REDDİNE,2-Sanık hakkında şikayetçi ...'a yönelik nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet kararının temyiz incelemesinde;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;Failin bir kimseyi,kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de;“Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de,birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının,özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin,kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.Bilişim sisteminden maksat,verileri toplayıp,yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler,internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle,klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.Somut olayda; "sanık ...'nin ...'nin şikayetçi ...'a elektronik posta gönderip onlardan cep telefonu kontörü istendiği, şikayetçinin bu elektronik postanın ...'den geldiğini sanarak sanığa kontör şifresi gönderdiği, iddia olunan olayda; sanık hakkında aynı eylemle ilgili olarak Pazar (Rize) Cumhuriyet Başsavcılığınca 15.06.2011 tarihli iddianame ile açılan kamu davasının Pazar Asliye Ceza Mahkemesi'nin 17.01.2012 tarih, 2011/291 esas, 2012/25 sayılı görevsizlik kararıyla dosyanın Rİze Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildiği, bahsi geçen iddianamede sanık ... Yüceli'nin Nitelikli dolandırıcılık, bilişim sistemine girme, sanık ...'nin ise Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçlarından cezalandırılması istenilmiş olduğu anlaşılmakla, Rize Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2012/59 sayılı dava dosyasıyla bu dosyanın birleştirilerek delillerin birlikte değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.