Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14159 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 189 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkûmiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü; Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır Somut olayda; sanığın suç tarihinden önce katılanın evinde kiracı olarak oturduğu, bir şekilde katılana ait nüfus cüzdanını ele geçirdiği, ...... Mobilyadan ev eşyası alıp düzenlenen sözleşmelerde ... adını kullandığı ve onun yerine imza attığı, borcun ödenmemesi nedeniyle katılan hakkında Ankara 31. İcra Müdürlüğünün 2009/11185 takip sayılı dosyasında icra takibi yapıldığı, sanığın bu şekilde katılan adına sözleşme yapmak suretiyle katılanı zarara uğrattığı ve atılı dolandırıcılık suçunu işlediği anlaşılmakla mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir, Sanığın katılan adına üç farklı tarihte eşya alıp sözleşme imzalaması nedeniyle hakkında TCK'nın 43.maddesinin uygulanması gerektiğinin nazara alınmaması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1-Hapis cezası alt sınırdan tayin olunduğu halde ayrıca yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeden aynı gerekçeyle adli para cezasına esas alınması gereken tam gün sayısının alt sınırdan uzaklaşılarak tayini suretiyle çelişkiye düşülmesi, 2-TCK'nın 53/4. maddesi uyarınca hapis cezası ertelenen sanık için, aynı kanunun 53/1 maddesinde düzenlenen hak yoksunluklarına hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususların aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkralarından adli para cezasının belirlenmesine ilişkin bölümdeki "60 gün", “50 gün” ve "1.000,00 TL" ibarelerinin yerine sırasıyla "5 gün", “4 gün” ve "80,00 TL" ibarelerinin eklenmesi, hüküm fıkrasından TCK'nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkartılması suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün, DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 09.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.