MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, görevi kötüye kullanmaHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Sanığa tayin olunan cezaların türü ve tutarı karşısında koşulları bulunmadığından, sanığın duruşmalı inceleme isteminin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 Sayılı CMUK'nın 318. maddesi gereğince REDDİNE,Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.TCK'nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.Somut olayda; sanığın serbest avukatlık yaptığı, 09/04/2001 tarihli vekaletname ile müşteki ...'ın vekilliğini üstlendiği, avukatlık bilgisi ve yetkisini kullanarak bankalarda uzun süredir işlem görmeyen banka hesaplarında bulunan paraları icra takipleri yoluyla almak için hareket ederek, müştekinin herhangi bir alacağı ve tahsile dair talimatı olmaksızın, gerçekte bulunmayan alacağı varmış gibi mağdurlar .... haklarında farklı icra müdürlükleri vasıtasıyla ilamsız icra takibi başlatarak ödeme emirlerini borçlularla ilgisi bulunmayan kişilere tebliğini yaptırarak icra takiplerinin kesinleşmesini sağladığı,bu mağdurların banka hesaplarına haciz işlemi uygulanması için ihbarnameler gönderilmek suretiyle kamu kurumu aracı kılınmak suretiyle dolandırıcılığa teşebbüs edilmesi ve görevi kötüye kullanma suçlarının işlendiğinin iddia edildiği olayda,1-)Sanık hakkında mağdurlar ...ya karşı dolandırıcılığa teşebbüs suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde,Mağdurların adının gerekçeli karar başlığına mahallinde yazılması mümkün görülmüş olup, sanığın eylemi TCK'nın 158/1-d madde kapsamında kabul edildiği halde kurulan hükümlerde ayrıca 158/1-i fıkrasının gösterilmesi sonuca etkili görülmemiştir.Dosya içeriği ve oluşa göre sanığın bu mağdurlara karşı gerçekleştiği kabul edilen dolandırıcılığa teşebbüs eylemlerinden mahkumiyete dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterile delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına, göre, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, sanık hakkında kurulan hükmün ONANMASINA,2-) Sanık hakkında mağdurlar ...ve ... .... ... karşı dolandırıcılığa teşebbüs, ile tüm mağdurlara karşı teselsülen görevi kötüye kullanma ve mağdurlar ....'a yönelik nitelikli dolandırıcılık suçlarından mahkumiyetine ilişkin hükümlerin temyiz incelemesinde;Sanık tarafından yürütülen icra takiplerinde, gerçeğe aykırı olarak usulü ve tebligat işlemleri yapılması karşısında, resmi belgede sahtecilik suçundan açılmış dava bulunmadığı görülmekle, zamanaşımı süresi içinde soruşturma yapılması mümkün görülmüştür. Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir, ancak,a-) Dosya içeriği ve banka yazısına göre sanığın ortak hesap sahibi olan mağdurlar ... ... ... ve ... ... ... haklarında aynı icra dosyası üzerinden takibe geçtiğinin anlaşılması ve TCK'nın 43/2. maddesinin hükmü karşısında teselsül eden tek eylem olarak kabulü yerine yazılı şekilde iki ayrı suçtan hüküm kurulması,b-) Sanığın avukat olarak vekilliğini üstlendiği kişilere ait vekaletnameleri kullanıp gerçekte alacak-borç ilişkisi bulunmayan mağdurlar hakkında icra takibi yürütüp kesinleştirerek banka hesabına haciz uygulamak suretiyle menfaat sağlamaya kalkışması şeklinde gerçekleşen eylemlerinin kamu kurumu aracı kılınmak suretiyle dolandırıcılık vasfında olduğu halde, unsurları itibariyle oluşmayan görevi kötüye kullanma suçundan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,c-) Sanık tarafından haciz talep edilen bu kişilerin bankalarda hesapları bulunan gerçek kişi olup olmadıkları anlaşılamaması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi bakımından, bu kişiler hakkındaki icra takip dosyalarının celbi ile incelemesinin yapılarak, haciz ihbarnamelerine bankalarca cevap verilip verilmediğine bakılıp, verilen banka cevabı yazılarından bu kişilerin hesap sahibi gerçek kişiler olup olmadığı tespit edilip, banka cevabı yazısı bulunmayan mağdurlar yönünden de haciz ihbarnamesi gönderilen bankalar ile yazışma yapılarak bu kişilerin hesap sahibi gerçek kişiler olup olmadıkları sorulup, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve tespiti gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile mahkumiyet karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 08.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.