Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14028 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 76 - Esas Yıl 2013





Tebliğname No : 11 - 2010/231113MAHKEMESİ : Mersin 1. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 23/11/2009NUMARASI : 2007/1207 (E) ve 2009/1621 (K)Suç : DolandırıcılıkDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu,kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Somut olayda; sanığın olay tarihinde katılan Celal'e adını A.. A.. olarak tanıttıktan sonra Kuveyt ülkesinde bir inşaat şirketinde çalıştığını buraya götürmek üzere işçi aradığını, kendisine işlemlerini yapmak için fotoğraf, ikamet belgesi ve 50. TL para verilmesi durumunda Kuveyt ülkesine götüreceğini söyleyerek ikna etmesi ile katılanın 50. TL para ve evrakları sanığa vermesiyle ortadan kaybolan sanığın katılanı dolandırdığının iddia edildiği olayda, aşağıda yazılı bozma nedeni dışında sanığın mahkumiyetine dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.Diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak:Sanığın hakkında TCK'nın 58. maddesi uygulanarak tekerrüre esas alınan mahkumiyetinin elektrik hırsızlığı suçuna ilişkin olması ve hükümden sonra yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun'un geçici 2/2 maddesinin "bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle hakkında hırsızlık suçundan dolayı kovuşturma yapılan veya kesinleşmiş olup olmadığına bakılmaksızın hakkında hüküm verilen kişinin, bu kanun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde zararı tazmin etmesi halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz, verilen ceza tüm sonuçlarıyla ortadan kalkar" hükmü karşısında sanığın zararı tazmin edip etmediğinin mahkemesinden sorularak açıklığa kavuşturulduktan sonra tekerrür hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca, BOZULMASINA, 08/09/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.