Tebliğname No : KD - 2010/104130Güveni kötüye kullanma suçundan sanık O.. Y..'un TCK'nın 155/2, 62, 50/1 maddeleri gereğince 6.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, dair Hayrabolu Asliye Ceza Mahkemesinin 27/01/2010 tarih ve 2009/200 esas, 2010/11 karar sayı ile verilen kararın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 15/10/2012 gün ve 2010/104130 sayılı tebliğnamesiyle onama istemi üzerine, Dairemizin 30/04/2014 gün ve 2012/16291 esas, 2014/8650 karar sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmiş olup,Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 24/03/2014 tarih ve 2013/384076 sayılı itirazname ile, itiraz yoluna gidilmiştir.6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına ve Basın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun yürürlüğe girmesi üzerine anılan kanunun 99. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK'ın 308.maddesi uyarınca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından yapılan itiraz üzerine incelenerek gereği düşünüldü.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz dilekçesinde ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden KABULÜNE, Dairemizin 30/04/2014 gün ve 2012/16291 esas, 2014/8650 sayılı kararının KALDIRILMASINA, karar verilerek, dosyanın incelenmesinde,Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması,malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi,failin kendisine verilen malı,veriliş gayesinin dışında,zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması,rehnetmesi tüketmesi,değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Somut olayda; katılan şirketin acentesi olan sanığın, Nisan 2009 ve Mayıs 2009 tarihlerinde müşterilerden tahsil ettiği 50.282,81.TL'yi katılan şirkete vermeyip mal edindiği anlaşılmakla güveni kötüye kullanma suçunun işlendiğine dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir,Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;1-Sanığın 16.12.2009 tarihli beyanında kısmi ödeme yaptığını belirtmesi, katılan vekilinin sanığın kısmi ödeme yaptığını, 10.02.2010 tarihli dilekçe ile de zararın kısmen giderildiğinden şikayetten vazgeçtiklerini beyan etmesi karşısında; katılan şirket yetkililerine 5237 sayılı TCK’nın 168/4. maddesi kapsamında kısmi ödemeye rızalarının olup olmadığı sorularak, sonucuna göre sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 168. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,2-Tayin olunan gün para cezasının, taksitlendirilmesi sırasında uygulanan kanun maddesinin karar yerinde gösterilmemesi suretiyle CMK'nın 232/6. maddesine muhalefet edilmesi,3-Sanığın, eylemi teselsül ettiği halde hükmolunan cezasının zincirleme suç hükümlerine göre artırılması gerektiğinin gözetilmemesi, Bozmayı gerektirmiş olup sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenle, 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321-326 maddeleri uyarınca BOZULMASINA, ceza süresi itibariyle kazanılmış hakkın saklı tutulmasını, 08/09/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.