Tebliğname No : 15 - 2012/167593MAHKEMESİ : Elmalı Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 06/03/2012NUMARASI : 2010/245 (E) ve 2012/50 (K)Suç : DolandırıcılıkDosya incelenerek gereği düşünüldü;1-Sanık M.. T.. hakkında kurulan hükme yönelik incelemede; Sanığın yokluğunda verilip 23.05.2012 tarihinde tebliğ olunan 06/03/2012 tarihli mahkumiyet hükmüne yönelik, yasal süresi geçtikten sonra yaptığı, 27.07.2012 havale tarihli dilekçesi ile vaki temyiz talebinin, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,2-Sanık K.. D.. hakkında kurulan hükme yönelik incelemede,Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, Kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için,ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler,internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle,klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir.Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.Sanık K.. D..'un, temyiz isteminin reddine karar verilen sanık M.. T.. ile fikir ve eylem birliği içerisinde internet üzerinden büyükbaş hayvan satışı ilanı veren müşteki M.. Y..'ı arayıp hayvanları almak istediklerini, karşılığında internette ilanı bulunan, başkası adına tescilli ancak kendilerine ait olan aracı vermek istediklerini tescilini sağlayacaklarını söyleyip, kısa süre önce sahte çek ile satın aldıkları araca ilişkin müştekinin verdiği ilana ait ilan numarasını verip aracın özelliklerine göre cazip bir fiyatta söyleyerek müştekinin bu takası kabul etmesini sağladıkları araçla müştekinin ikametgahına gelerek sahte çekle aldıkları adlarına tescili bulunmayan ve fiyatını 14000 TL olarak belirledikleri aracı müştekiye teslim edip, aracı müştekinin adresinde bırakarak, müştekiden 15.000 TL değerindeki üç adet büyükbaş hayvanı teslim alıp müştekiye önce kendilerinin ruhsatı kargoyla göndereceğini söyleyip müştekinin kabul etmemesi üzerine aracın müşteki adına tescilini sağlayacakları hilesiyle müştekiye araç kiralatıp hayvanları Yükleyerek birlikte Finike'ye geldikleri hayvanları sanık K.. D..'un bir yakının ahırına bıraktırdıktan sonra, sanık K.. D..'un ben ruhsat sahibini alıp geleyim ruhsat işlerini halledeyim diyerek uzaklaştığı bir süre sonra diğer sanığında uzaklaştığı bir daha ulaşılamadıkları olayda,Sanıkların, müştekinin satışa çıkardığı hayvanlara karşı, kendilerinde bulunan aracı takas etmeyi önerip müştekinin aracın özelliklerini görmesi için verdikleri internet ilanı numarasının sanıkların söz konusu aracı sahte çek ile haricen satın aldıkları aracın gerçek sahibi olan ve sanıkların başka bir dolandırıcılık eyleminin mağduru olan şahıs tarafından verilmiş ve aracın gerçek özelliklerinin belirtildiği gerçek ilan olup ilanda her hangibir hile bulunmadığı ve ilanın sanıklar tarafından verilmediği, sanıkların somut olaydaki hilelerinin adlarına tescilli olmayan ve sahte çek vermek suretiyle haricen almaları nedeniyle aracın gerçek sahibi tarafından geri alınabilecek olan otoyu aldıkları hayvanlar karşılığında müştekiye vermekten ibaret olduğunun anlaşılması karşısında, sanık K.. D..'un eyleminin 5237 sayılı TCK'nın 157/1. maddesinde öngörülen basit dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı madde ile mahkumiyetine karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.