Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13949 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 20951 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 11 - 2010/313112MAHKEMESİ : İstanbul 3. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 20/05/2010NUMARASI : 2008/455 (E) ve 2010/175 (K)Suç : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmaDosya incelenerek gereği düşünüldü;Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Katılan M.. T..'in, Kartal 13. Noterliğinin 21.09.2005 tarih ve ... yevmiye numaralı vekaletnamesi ile İstanbul Barosunda avukatlık yapan sanık İ.. A..'u vekil tayin ettiği, bu vekalet ilişkisi kapsamında katılanın borçlusu Z. İnşaat Taah. Tic. San. A.Ş, alacaklısının da kendisi olduğu toplam 28000TL meblağlı senetlerin tahsili hususunda sanığı yetkilendirdiği, sanığın da bu yetkilendirme doğrultusunda İstanbul 8.İcra Müdürlüğünün 2005/16267 esas sayılı dosyası üzerinden borçlu şirket aleyhine icra takibi başlattığı, bu çerçevede banka havalesi yoluyla borçlu şirketten 16.2.2006- 27.3.2006- 25.4.2006 tarihlerinde harici olarak toplam 26.000 TL'yi tahsil etmesine rağmen 15000 TL'yi katılana verip geri kalan 9000 TL'lik kısmı uhdesinde bulundurduğu, bu şekilde hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda,Mahkemece kısa kararda yargılama gideri miktarı ve dökümünün gösterilmemesi sonuca etkili bulunmadığından bu hususta tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir. Sanığın kovuşturma aşamasındaki ifadesinde, MS hastası olduğunu, bu hastalık nedeniyle bilincinde bozulmalar meydana geldiğini, katılanın alacağı ile ilgili olarak icra takibi yapıp yapmadığını, para tahsil edip etmediğini hatırlamadığını belirtmesi ve bu hastalığına ilişkin sağlık kurulu raporu ibraz etmesi karşısında, Adli Tıp Kurumundan sanığın suç tarihinde işlediği fiilin anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin bulunup bulunmadığı konusunda rapor alındıktan sonra sonucuna göre hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden eksik soruşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.