MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Dolandırıcılık, özel belgede sahtecilikHÜKÜM : Beaat, HAGBDosya incelenerek gereği düşünüldü;1-) Sanık ... hakkında özel belgede sahtecilik suçundan kurulan hükmün incelenmesinde,5271 sayılı CMK'nın 231. Maddesine göre verilen ve davayı sonuçlandırıcı nitelikte olmayan "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına" ilişkin karara karşı aynı kanunun 231/12. maddesine göre itiraz yolu açık olup temyiz olanağı bulunmadığından ve merci İnebolu Ağır Ceza Mahkemesinin 18/01/2012 tarihli kararıyla itirazın reddine karar verildiğinden dosyanın incelenmeksizin iade edilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE, Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.5237 sayılı TCK'nın 158/1-j bendinde, dolandırıcılık suçunun, banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla, işlenmesi, nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Bu suçun oluşabilmesi için, Kredi elde eden kişinin banka veya diğer kredi kurumu görevlilerini hile ile aldatmış olması gerekir. Krediyi alan kişinin aldatıcı herhangi bir eylemi olmaksızın, sırf banka elemanlarının kendi görevlerini layıkıyla yerine getirmemeleri yüzünden bir kredi açılmışsa, dolandırıcılıktan bahsedilemez, şartları varsa bankacılık suçundan bahsedilebilir. Bu suçun mağdurları banka ve diğer kredi kurumlarıdır. 5411 sayılı “Bankacılık Kanununun 3. maddesinde banka, 48. maddesinde ise kredinin tanımı yapılmıştır. Tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlama suçun konusudur. Kredinin tahsis edilmesinin gerekli olup olmadığı, kredi verecek kuruluşun mevzuatında öngörülen düzenlemeler çerçevesinde belirlenir. Fiil, sahte kıymet takdiri raporları veya gerçeğe aykırı belgeler, bilançolar düzenleyerek hileli davranışıyla bunları aldatmaktadır.Kredi kurumu banka olmamasına karşın faiz karşılığında olsun veya olmasın, kanunen borç vermeye yetkili kılınan kurumlar anlaşılır. Bu itibarla böyle bir yetkiye sahip olmayan bir kişi veya kuruluşa karşı bu fiilin işlenmesi hâlinde koşulları varsa, basit dolandırıcılık suçu söz konusu olacaktır.Somut olayda; Sanık ..., ... ve ...'ın ... adlı şirketinin ortakları olup, sanık ...'ın suç tarihi itibariyle şirket müdürü olarak şirketi tek başına temsile yetkili bulunduğu, sanık ...'nin ... ile kardeş bulunduğu şirkete ortaklığı olmayıp bazı işlerin takibinde Savaş adına yardımlarda bulunduğu, şirketin ... tarafından yapılan Mahalli İdareler Eğitim Araştırma Kongre inşaatının yapım ihalesini yüklenici firma oyarak üstlendikten sonra ihale aşamasında, İNG Bank'tan 16/08/2007 tarihli ve 24/06/2010 tarihine kadar geçerli olan 329.000 TL bedelli teminat mektubunu katılan ... İdaresine ibraz ettikten sonra, teminat mektubu aslı dosyadan alınarak 04/06/2009 tarihinde İNG Bankasına iade edilmiş ve yerine renkli fotokopi ile sahte olarak üretilmiş bulunan sahte teminat mektubu konularak, inşaat süresinde tamamlanamayınca katılana karşı doğacak zararlara karşı cezai sorumluluktan kurtulmak ve ihale sözleşmesinin teminatsız bırakılması suretiyle idarenin zarar tazmininin önüne geçilerek özel belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda,2-) a- Sanıklar ..., ..., ... haklarında özel belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından kurulan hükümlerin incelenmesinde,Sanık ...'un suçtan doğrudan zarar görmediği gibi sanıklar hakkında açılan davada usulen davaya katılarak katılan sıfatını da almamış bulunmakla hükmü temyize yetkisi bulunmadığından 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK'nın 317. maddesi gereğince REDDİNE,b) O yer c. savcısı ve katılanlar vekillerinin temyizine göre yapılan incelemede,Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, o yer c. savcısı ve katılanlar vekillerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA, 3-) Sanık ... hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan hükmün incelenmesinde,Dosya içeriğine göre, sanığın suç tarihi itibariyle şirketi tek başına yetkili müdür ve ihale işlemlerinin takibini de fiilen yürüttüğü sırada, suça konu teminat belgesinin aslının ihale dosyasından alınıp yerine sahte oluşturulan suretinin konulması suretiyle idarenin inşaatın süresinde bitmemesi nedeniyle uğradığı zararın tazmini için Kastamonu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne 2010/518 sayı ile tazminat davası açıldığı anlaşılmakla, bu dosya örneğinin getirtilerek varsa ortak delillerin tespiti ile, ayrıca idarenin yüklenici firmadan bu konuda ihale aşamasında başka teminatlar alıp almadığı hususları araştırılıp, ihalenin teminatsız kalmasından dolayı idarenin zararının olup olmadığı ayrıca, inşaatın sözleşme şartlarına uygun olarak süresinde bitirilip bitirilmediği varsa eksik kalan kısımın bedeli ve idarenin bu nedenle zarar görüp görmediği hususları araştırılıp gerekirse bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik soruşturmayla yazılı şekilde karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, katılanlar vekilleri ve o yer c. savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 10/07/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.