Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13918 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21313 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkûmiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır. Katılan ...'ın oğlu katılan ...'yi evlendirmek için kız aradığından bahisle çevreye haber verdiği,temyiz dışı sanık olan .... aracılığıyla temyiz dışı sanık ... ile,...'ın aracılığla da sanıklar ... ve kızı... ile tanıştıkları, sanıkların komşusu olan temyiz dışı sanık ...'yi katılanlara akraba olarak tanıttıkları,...'nin ...'in teyzesi olduğunu söylediği, ...'nin dayısı olarak tanıtılan...isimli kişinin katılanlardan başlık parası olarak 4.000 TL aldığı, katılanın ayrıca ...'ye altın takılar aldığı, temyiz dışı sanık ... ile katılan ...'nin evlillik hususunda anlaşmaları sonucu sanık ...,...ve..'nin beraber..'nin evine gittikleri, ...'in bir gün kaldıktan sonra ...'ya döndüğü; ertesi gün sanık ...'nun ...'a geldiği,katılan ...,... ve ...'nun ...pazarında buluştukları, katılan arabayı park ederken sanık ... ile temyiz dışı sanık ... 'nin beraber kaçtıkları,sanıkların bu şekilde dolandırıcılık suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda; katılanlar,sanıklar ve tanık ifadeleri,canlı teşhis tutanakları ile tüm dosya kapsamından suçun sanıklar tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıkların yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak;Hapis cezasının alt sınırdan tayin edilmesine rağmen, adli para cezasının belirlenmesi sırasında, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeye dayanarak tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle sanıklara fazla ceza tayini ;Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından adli para cezasına ilişkin sırasıyla " 200 gün ” ve ''4.000 TL" adli para cezası terimlerinin tamamen çıkarılarak yerine, sırasıyla " 5 gün" ve “100 TL" adli para cezası ibarelerinin eklenmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 09.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.