Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13895 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 20712 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Sanıklar.... ve ...’un ilk olarak 25/10/2007 tarihinde tanık... ile görüşerek tanığın işlettiği ... isimli kafeteryayı satın almak istediklerini söyleyerek pazarlık yaptıkları, fiyat konusunda aralarında anlaştıkları, aynı gün sanık ...’nün internette .... plakalı aracını satın almak için ilan veren müşteki... ile telefon ile irtibata geçtiği, aracı satın almak istediğini söylediği, sanıklar ... ve ...’un müşteki... ile ... isimli kafeteryada buluştukları, sanık ...’nün kendisini müştekiye buluştukları kafeteryanın sahibi olarak tanıttığı, yanındaki sanık ...’un ise yeğeni olduğunu ve isminin ... olduğunu söylediği, sanıkların tanık...ye daha önceden misafirlerinin geleceğini ve ikramda bulunmasının istediklerini söylemeleri nedeniyle tanığın sanıklara işyerinin sahibi gibi davrandığı, sanıkların bu şekilde müşteki...’e güven telkin ettikten sonra aralarında .... plaka sayılı aracın 27.000 TL karşılığında alım satımı konusunda anlaştıkları, sanık ..., müştekiye arabayı eşi için aldığını söyleyerek eşinin üzerine kayıt yaptırmak için satış vekaletnamesi istediği, müştekinin de sanık ...’ye noterden satış vekaletnamesi verdiği, birlikte tekrar kafeteryaya döndükleri, sanık ...’ nün bankadan para çekip arabanın ücretini ödeyeceğini, yeğeni olan sanık ... ile kendilerini beklemelerini müştekiye söyleyerek otomobili de alarak kafeteryadan ayrıldığı, aynı gün elindeki vekaletname ile müşteki...’e ait aracı oto alım satımı ile uğraşan temyiz dışı sanık ...’e 20.000 TL karşılığında noter aracılığıyla sattığı, sanık ...’un da bir fırsatını bularak müştekiyi kafeteryada tek başına bırakarak kaçtığı, sanıklar ... ile ... nün aynı şekilde 28/05/2008 tarihinde bu sefer tanık...’nin çalıştığı... internet isimli kafeteryeya alıcı oldukları, kafeteryayı satın almak için tanık ... ile görüştükleri, senet vermek istediklerini belirttikleri, sonrasında aracını satmak için ilan veren müşteki.. ile irtibat kurarak söz konusu internet kafeye çağırdıkları, müşteki ile burada buluşan sanıklardan ...’un arabaya alıcı olduğu, sanık ...’yü ise müştekiye dayısı olarak tanıttığı, ...’un aracı 18.900 TL karşılığında satın almak üzere anlaştığı, sanık ...’un isteği üzerine müştekinin sanığa noterden satış yetkisi içeren vekaletname verdiği, birlikte tekrar ... internet isimli kafeteryaya döndükleri, sanık ...’un müştekiye eşini alıp getireceğini ve aracın parasını bankadan çekip geleceğini söyleyerek müştekiyi sanık ... ile kafeteryaya bırakıp müştekinin yanından ayrıldığı ve aynı gün aldığı satış vekaletnamesi ile aracı oto alım satımı ile uğraşan temyiz dışı sanık ...’e noter satışı ile sattığı, sanıkların bu şekilde üzerlerine atılı suçları işlediklerinin iddia edildiği olayda, sanık, tanık ve müşteki beyanları ile tüm dosya kapsamına göre atılı suçların sanıklar tarafından işlendiği anlaşılmakla haklarında verilen mahkumiyet kararlarında bir isabetsizlik görülmemiştir.Tekerrüre esas mahkumiyeti bulunan sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK'nın 58/6. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilmemesi, aleyhe temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak;Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK'nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun'un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkralarından, adli para cezasının uygulanmasına ilişkin olarak sırasıyla ''180 gün'', ''150 gün'' ve ''3.000 TL'' adli para cezası terimlerinin tamamen çıkartılarak yerine, sırasıyla ''5 gün'', ''4 gün'', ''80 TL'' adli para cezası ibaresinin eklenmesi suretiyle hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 09.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.