Tebliğname No : 11 - 2010/244995MAHKEMESİ : İzmir 4. Çocuk MahkemesiTARİHİ : 11/02/2010NUMARASI : 2009/412 (E) ve 2010/65 (K)Suç : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmaDosya incelenerek gereği düşünüldü;Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkâr etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Suça sürüklenen çocuğun suç tarihinde müştekinin yanında işçi olarak çalıştığı, birlikte postaneye para yatırmak için gittikleri, müştekinin para ödeyeceği sırada telefon gelmesi üzerine elindeki 2.000 TL'yi suça sürüklenen çocuğa verip postaneye yatırmasını istediği, postaneden ayrıldığı, ancak aralarında hizmet ilişkisi bulunan suça sürüklenen çocuğun kendisine verilen parayı postaneye yatırmaktan vazgeçip parayla birlikte ordan ayrıldığı ve bir daha da işyerine dönmediği, böylece müştekiye karşı hizmet ilişkisinden doğan güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda; müşteki ifadesi, sanığın ikrarı ile tüm dosya kapsamına göre suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.Suça sürüklenen çocuk veya müdafiinin lehe hükümlerin uygulanması talebinin bulunmadığı dikkate alınarak tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1-Suça sürüklenen çocuğun, 07/06/2009 tarihli ifadesinde, kısmi ödemede bulunduğunu belirtmekle, müştekiye, kısmi ödeme olup olmadığı, kısmi ödeme bulunmuş ise, 5237 sayılı TCK’nın 168/4.maddesi kapsamında kısmi ödemeye rızası olup olmadığının sorulup sonucuna göre sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 168/2. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,2-5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 35. maddesi ve Çocuk Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğinin 20/1-7.maddesi uyarınca; fiil işlendiği sırada 15 yaşını doldurmuş olup da 18 yaşını doldurmamış çocukların işledikleri fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığının takdiri bakımından, sosyal yönden inceleme yaptırılmasının gerekli olduğu, mahkemece sosyal inceleme raporuna gerek görülmediği takdirde ise gerekçesinin kararda gösterilmesinin zorunlu olduğu gözetilmeden eksik kovuşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.