Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13699 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21676 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 11 - 2010/313796MAHKEMESİ : Osmaniye 1. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 29/04/2010NUMARASI : 2009/224 (E) ve 2010/64 (K)SUÇ : Nitelikli Dolandırıcılık, Özel Belgede SahtecilikDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; Failin bir kimseyi,kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır.Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır.Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.TCK'nın 158/1-d bendinde belirtilen,Kamu kurum ve kuruluşlarının,kamu meslek kuruluşlarının,siyasî parti,vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi,nitelikli hâl kabul edilmiştir.Söz konusu kurum yada kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kulanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için,bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir.Araç olarak kullanılma,bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir.Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır. Sanığın, birlikte askerlik yaptığı katılanın nüfus cüzdanını ele geçirerek katılan adına 6 adet telefon hattı çıkarıp abonelik sözleşmelerini imzaladığı,yine katılana ait nüfus cüzdanını kullanarak Osmaniye İl Telekom Müdürlüğü'ne başvurup sabit telefon hattı bağlattığı, borcun ödemesi üzerine katılan aleyhine icra takibi yapıldığı, bu şekilde gerçekleşen eylemlerinin özel belgede sahtecilik ve kamu kurumunu aracı kılmak suretiyle dolandırıcılık suçunu oluşturduğunun iddia edildiği olayda;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak; 1-Sahte olduğu iddia ve kabul edilen nakil başvuru belgesinin aslı bulunmayıp dosyada bulunan fotokopisi üzerinde de iğfal kabiliyeti hususunda inceleme yapılamayacağı, dosyada asılları bulunan abonelik sözleşmesine konu hatların da aynı tarihte alınmış olması nedeniyle tek özel belgede sahtecilik suçu oluştuğu gözetilmeden, şartları bulunmadığı halde sanık hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanması,2-Sanığın katılana ait nüfus cüzdanını kullanarak Osmaniye İl Telekom Müdürlüğü'ne başvurup sabit telefon hattı satın aldığı, hatta ilişkin borçları ödemediği, bunun üzerine katılan hakkında icra takibi yapıldığının anlaşılması karşısında, sübut bulan nitelikli dolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyeti yerine, yasal olmayan gerekçe ile beraatine karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafi ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 08.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.