Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13691 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 22180 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 15 - 2012/301385MAHKEMESİ : Kayseri 2. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 24/12/2009NUMARASI : 2009/196 (E) ve 2009/414 (K)SUÇ : Nitelikli dolandırıcılıkDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de;“Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de,birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının,özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin,kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır. Bilişim sisteminden maksat,verileri toplayıp,yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır. Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.Fikir ve eylem birliği içerisinde hareket eden sanıkların, ''intoko'' adlı internet sitesinde satılık org ilanı verdikleri ve ilanda gösterdikleri irtibat numarasının katılan tarafından arandığı, sanıkların, bu şekilde iletişime geçtikleri katılan ile yaptıkları telefon görüşmesinde; ilanda belirttikleri müzik aletini satma konusunda sözde pazarlık yaparak anlaştıktan sonra, bedel olarak 1300 TL para istedikleri, katılanın, banka havalesi yoluyla tanık Adem Öztürk adına açılmış olan fakat hileli yollarla sanık O.. G.. tarafından ele geçirilen banka hesabına 1300 TL para gönderdiği, O.. G..'ün, katılana kargoya verdiğini söylediği söz konusu müzik aletinin gönderimini aynı gün içerisinde kargo şubesine gidip iptal ettirerek müzik aletinin katılana ulaşmasını engeleldiği, katılanın, kargoya müracaat ederek kendisine gönderildiğini zannettiği müzik aletini sorgulattırdığında kargo gönderimin iptal edildiğini öğrendiği, bu şekilde sanıkların, üzerlerine atılı olan nitelikli dolandırıcılık suçunu iştirak halinde işlediklerinin iddia edildiği olayda; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıkların yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,ancak; Bilişim sistemlerinin aynı anda birçok kişiye ulaşmasındaki çabukluk ve sağladığı kolaylığa dayanarak "İntoko" adlı internet sitesinde müzik aletinin satışı için ilan veren sanıkların, ilanı internet üzerinden görerek kendisini arayan katılanın, bedel olarak 1300 TL parayı Akbank şubesi aracılığı ile kendilerine göndermesini sağlamaları, daha sonra da kargo gönderimini iptal ettirerek müzik aletinin katılana ulaşmasını engelledikten sonra da katılan ile olan irtibatlarını kesmeleri şeklinde gelişen olayda; sanıkların, sözde sattıkları müzik aletinin ayrıntılı fotoğraflarını ekleyip ve muhtelif özelliklerini belirttikten sonra internet sistemi üzerinden satış ilanı vererek bilişim sistemini araç olarak kullanması suretiyle gerçekleştirdikleri sabit görülen eylemlerinin, TCK'nın 158. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendi uyarınca nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğu dikkate alınarak, 5237 sayılı TCK'nın 158/1-f maddesi kapsamında eylemin, bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu olarak vasıflandırılması yerine, basın yayın organlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık olarak kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321.maddesi gereğince hükümlerin BOZULMASINA, CMUK'nın 326/son maddesi gereği sonuç ceza miktarı itibariyle sanıkların kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 08.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.