Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13664 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21698 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkûmiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;1-Sanık ... hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın temyiz isteminin incelenmesinde;Yokluğunda verilen 29.04.2010 tarihli kararın sanığa 20.05.2010 tarihinde tebliğ edildiği, sanığın yasal süresi geçtikten sonra yaptığı 28.05.2010 günlü temyiz inceleme başvurusunun, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,2-Sanık ... hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın temyiz isteminin incelenmesinde;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Sanığın, temyiz dışı sanık ... ile birlikte müştekinin sahibi olduğu .... adlı dükkana giderek içeride bulunan tezgahtar tanık ...'a müşteki ...'ı tanıdıklarını, alışveriş yapacaklarını söyledikleri, iki adet mont, 2 adet gömlek, 4 adet yağmurluk, 4 adet kazak, 1 adet pantolon alarak paket yaptırdıkları, tanık ...'ın, müşteki ....'e durumu haber vermek istemesi üzerine temyiz dışı sanık ...'in kendisini... olarak tanıtıp ''hesaba borç tutarını yazarsın'' dediği, sanık ve temyiz dışı sanık ...'in paketlenmiş eşyaları alarak olay yerinden uzaklaştıkları, temyiz dışı sanık ... ve müşteki Alper arasında alacak verecek meselesi yüzünden önceye dayalı husumet bulunduğunun anlaşıldığı olayda, sanık ...'nin eyleminin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine; ancak;Hapis cezasının alt sınırdan tayin edilmesine rağmen, adli para cezasının belirlenmesi sırasında, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeye dayanarak tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle sanığa fazla ceza tayini,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından adli para cezasına ilişkin sırasıyla " 10 gün”, ''5 gün'', “4 gün'' ve ''80 TL" adli para cezası terimlerinin tamamen çıkarılarak yerine, sırasıyla " 5 gün",'' 2 gün'', ''1 gün'' ve “20 TL" adli para cezası ibarelerinin eklenmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 08.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.