Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13628 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21997 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 11 - 2010/290230MAHKEMESİ : Ankara 25.Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 07/07/2010NUMARASI : 2008/956 (E) ve 2010/1013 (K)SUÇ : Dolandırıcılık (suç vasfı değişikliğiyle güveni kötüye kullanma)Dosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için ise; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dış??nda, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması,rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Sanığın, V. Kargo isimli iş yerinde çalıştığı, şikayetçi M.. S..'ın, eşya taşınması için V. Kargo isimli iş yeri ile anlaştığı, sanığın şikayetçi Mehmet'in evini taşımak için diğer işçilerle birlikte gittiğinde kargo şirketinin haberi olmadan şikayetçiden sözde bazı malzemeler alacağını söyleyerek 300 TL aldığı ve oradan ayrıldığı, bu parayı Vatan Kargo isimli iş yerine vermediği ve ödemediği, bu şekilde hileli hareketlerle şikayetçiden menfaat temin ettiği ve atılı dolandırıcılık suçunu işlediği gözetilmeden yazılı şekilde güveni kötüye kullanma suçu gereğince uygulama yapılması,Kabule göre de; 1-Sanığa atılı eylemin hizmet ilişkisinden kaynaklandığı gözetilmeden hakkında 5237 sayılı TCK'nın 155/2. maddesi yerine aynı Kanun'un 155/1. maddesi gereğince hüküm kurulması,2-5237 sayılı TCK'nın 155/1.maddesinden uygulama yapılırken, hapis cezası ile birlikte adli para cezasına da karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, sadece hapis cezasına hükmedilmesi,3-Şikayetçinin 19.02.2009 tarihli duruşmada sanığın zararının yarısını karşıladığını belirtmesi karşısında; sanık hakkında TCK'nın 168.maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan diğer yönleri incelenmeyen hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321.maddesi uyarınca BOZULMASINA, CMUK'nın 326/son maddesi gereğince ceza miktarı bakımından kazanılmış haklarının saklı tutulmasına, 08.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.