Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13608 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21679 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü:Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır.Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Motorlu testeresi ile odun kesme işi yapmakta olan mağdurun ikametine gelen sanığın, kesilmesi gereken odunlarının bulunduğunu belirterek bu işin para karşılığında mağdur tarafından yapılmasını istemesi üzerine, bu teklifi kabul eden mağdurun, ikametinin içerisinden motorlu testeresini çıkarıp evin önüne koyduğu, sanığın, mağdura, motorlu testereyi evinin önünde şimdilik bırakmasını, önce odunlara bakacaklarını, sonrasında tekrar dönüp söz konusu testereyi alacaklarını söylediği, bu duruma inanan mağdur ile birlikte sözde odunların bulunduğu yere geldikleri, sanığın, mağdura bir süre burada beklemesini söyleyerek yanından ayrıldıktan sonra mağdurun ikametine giderek orada bulunan eşine mağdurun motorlu testeresini istediğine dair yalan söyleyip söz konusu motorlu testereyi alıp götürmek suretiyle haksız menfaat temin ettiğinin iddia edildiği olayda; Oluşa, sanığın savunmalarına, mağdurun beyanlarına, teşhis tutanaklarına ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın, bu şekilde gerçekleştirdiği sabit görülen eyleminin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna yönelik mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,ancak;Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8.maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK'nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun'un 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hükümde yer alan ''5237 sayılı TCK'nın 157/1, 52/2 maddeleri gereğince sonuç olarak verilen 30 gün adli para cezası karşılığı aynı kanunun 52.maddesi gereğince günlüğü 20.00 TL 'den olmak üzere 6000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ifadelerinin yerine ''5237 sayılı TCK'nın 157/1.maddesi gereğince 5 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanunun 52/2 maddeleri gereğince verilen 5 gün adli para cezası karşılığı günlüğü 20.00 TL 'den olmak üzere sonuç olarak 100.00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına'' ifadelerinin yazılmak suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 08.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.