Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13469 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21306 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 11 - 2010/331191MAHKEMESİ : Bakırköy 6. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 18/11/2009NUMARASI : 2006/615 (E) ve 2009/782 (K)Suç : Hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanmaDosya incelenerek gereği düşünüldü;Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması,malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi,değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Katılana ait şirkette kasa ve cari hesaplardan sorumlu personel olarak çalışan sanığın görevi nedeni ile kendisine tevdi edilen paraları birtakım usulsüz işlemler ile mal edindiği somut olayda; ifadesine başvurulan tanıkların şirket kasasından avans almadıklarına dair beyanlarına karşın isimlerine kasadan çıkış yapıldığına dair belgeler üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan 02.11.2009 havale tarihli raporda incelemeye konu evraklardaki imza ve yazıların ismi geçen personellere ait olmadığının bildirilmesi, mali bilirkişi heyetinin şirket hesapları ve ticari defterleri ile kayıtları üzeride yaptıkları inceleme sonucunda hazırladıkları 01.10.2007 havale tarihli rapora göre de; sanığın kasadan kur farkı gideri, vade farkı gideri, genel gider, personel ve iş avansı gideri kalemlerinin ödemeleri, katma değer vergisi ödemesi kasaya girmesi gereken tahsilat makbuzlarının ve karşılıksız çekerin bedellerinin giderleştirilmemiş olması nedenleri ile toplam 271.629,59 TL parayı çektiğinin bildirilmiş olması karşısında hizmet nedeni ile güveni kötüye kullanma suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılan vekili ve sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine,ancak;Sanığın, katılan şirkete ait paraları farklı zamanlarda mal edinerek, 5237 sayılı TCK'nın 43/1. maddesi kapsamında, aynı suç işleme kararıyla kanunun aynı hükmünü birden fazla kez ihlal etmesine rağmen zincirleme suç hükümleri uygulanmayarak eksik ceza tayin edilmesi,Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki mütalaasını okuduğu duruşmada hazır bulunan katılan vekiline diyecekleri sorulmadan hüküm kurulması,Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 07.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.