Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13459 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21965 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 11 - 2010/186314MAHKEMESİ : Kocaeli 2. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 08/01/2010NUMARASI : 2009/75 (E) ve 2010/1 (K)SUÇ : Nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs; Resmi belgede sahtecilikDosya incelenerek gereği düşünüldü;Kocaeli 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.03.2006 tarihli "bozmaya konu" kararında sanığa 4 ay hapis cezası verilmiş olduğu halde; kazanılmış hakkın 3 ay hapis olduğu kabul edilmesi isabetsizliği aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır. Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten süjelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların,ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.A.bank - 0127-Afyon şubesi nezdinde hesabı bulunan tanık B. E. adlı keşideciye atfen düzenlenen ve 21.09.2005 tarihli bilirkişi raporuna göre aldatma kabiliyetini haiz olan suça konu 24.11.2005 keşide tarihli 16.800 TL bedelli Z... seri no.lu hamiline düzenlenmiş birinci cirantası A. Ç. adlı kişi olarak görünen suça konu çek yaprağını, ön mutabakata verdıkları almayı düşündüğü mal karşılığı geldiği mağdur Murat'ın işyerinde ona vermek isterken önceden yapılan ihbar neticesi emniyet güçlerince yakalanması eylemlerinin "nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarını oluşturduğu iddia edilen somut olayda; Sanığın aşamalarda değişmez savunma anlatımlarında genel olarak; suça konu çek yaprağını daha önce yanlarında ustabaşı olarak çalıştığını söylediği (Bursa'da) C. P. ve birinci ciranta gözüken A. Ç. adlı kişilerden aldığını ve alışveriş öncesinde çekin bir örneğini şikayetçiye faks yoluyla gönderdiğini söylemesi karşısında; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenebilmesi amacına yönelik olarak savunma anlatımlarında adı geçen Cenk ve Ahmet adlı kişilerin açık kimliklerinin belirlenip iddia ve savunmalar doğrultusunda tanık olarak dinlenmeleri, çek hesabı sahibi olarak görünen B. E.'e suça konu çek yaprağının da bulunduğu çek karnesinin hangi tarihte kime teslimedildiğinin ve "tamamen sahte üretilmiş" çek olup olmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi; adli emanete alınan çek yaprağının üzerindeki yazı-rakam ve imzaların sanık çek hesabı sahibi Bektaş ya da çekin alındığı söylenen Cenk, Ahmet adlı kişilere ait olup olmadığının uzman bilirkişiden alınacak raporla belirlenmesi toplanan deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik soruşturmayla yazılı şekilde kararlar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 07/07/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.