Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13402 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21323 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 11 - 2010/342597MAHKEMESİ : İzmir 5. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 16/06/2010NUMARASI : 2009/403 (E) ve 2010/129 (K)Suç : DolandırıcılıkDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;Failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.TCK’nın 158/1-g maddesinde suçun; “Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle” işlenmesi nitelikli bir hâl olarak düzenlenmiştir.Bu nitelikli halin uygulanması için, basın ve yayın araçlarının dolandırıcılık suçunun işlenmesinde özel bir kolaylık sağlamış olması gerekir. Failin, yarar sağlamak için gerçek olmayan bir durumu basın organında haber ya da reklam olarak yayınlatması ve bunu mağduru aldatmada kullanması halinde basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık suçu işlenmiş olacaktır.Bu manada gazeteler ve televizyonlar gibi görsel ve yazılı basın ve yayın araçlarının sağladığı ilân, program, haber içerikleri vb. suça konu edilebilmekte, kişiler kolaylıkla aldatabilmektedirler.Gazeteye verilen ilanın sadece sanığa ulaşılmasına yardımcı olduğu, şikâyetçinin aldanmasında ve hileli hareketlerin gerçekleştirilmesinde kolaylık sağlamadığı takdirde TCK’nın 158/1–g maddesinin varlığından söz edilemez. Yine şikâyetçinin basit bir araştırmayla gerçeği öğrenebileceği durumda, dolandırıcılığın nitelikli halinden bahsedilemez. Gazetede münhasıran ilan verilmesi yeterli olmayıp, ilanında hileli hareketlerin gerçekleştirilmesinde tarafların aldatılmasında etkisinin bulunması gerekir. Gazetede sahibinden satılık eşya ilanında, eşya tanıtılmadan soyut bir bilgilendirme üzerine verilen telefondan yapılan arama ile gelişen aldatmada, gazeteye verilen ilanın failin sadece şikayetçiye ulaşmasına yardımcı olduğu, hileli hareketlerin gerçekleştirilmesi ve şikayetçinin aldatılmasında bir kolaylık sağlamadığı hallerde, “basit dolandırıcılık”, ilanda eşya gerçeğine aykırı olarak tanımlanıp, orjinalinden daha ucuza gösteriliyorsa, teşhir ve gösterim üzerine mağdur yanıltılmışsa nitelikli dolandırıcılık suçu söz konusu olacaktır. Sanığın adına ruhsatlı olduğu bildirilen Baretta marka silahını satmak için gazeteye verdiği ilanı gören katının onu 01/11/2007 tarihinde telefonla arayıp İzmir/Hatay semtinde buluştuklarında; kimlik belgesine uygun silah ruhsatını ve silahı da göstermesi, tarafların 2.300 TL'ye alım-satım (hibe) konusunda sözlü mutakabata varıklarında, katılanın silahı teslim alabileceğini sanarak Oyakbank/Çeşme şubesi nezdindeki hesabından suça konu 20/11/2007 keşide tarihli 2.300 TL bedelli 1728284 seri nolu çek yaprağını sanık namına düzenlenmesini müteakip; masai saatinin bitmek üzere olduğuna dikkat çeken sanığın, şikayetçiye "...silahın ruhsatın yenilenmesi işlemleri de var, sen sürücü belgeni de ver, ben yarın sabahtan noterde ön işlemleri yaptırıır, Çeşme'ye gelirim, orada devri tamamlarız.." sözleriyle onu ikna ederek, çeki, sürücü belgesini, silahı alıp uzaklaşması, geçen zaman içinde devri sağlamadığı gibi bedelini iade etmediği çeki ciro edip üçüncü kişi tarafından icra takibine konu edilmesine neden olması eyleminin "nitelikli dolandırıcılık" suçunu oluşturduğu iddia edilen somut olayda;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;Gazetede münhasıran ilân (dosyada rastlanmayan) verilmiş olması yüklenen suça "nitelik" kazandırmayacağı dikkate alınmadan "silah ruhsatı sahibi olup olmadığı kayden belirlenmeyen" sanığın TCK'nın 157/1. maddesinde tanımlanan "basit dolandırıcılık" suçundan cezalandırılması gerekirken yazılı şekilde "nitelikli dolandırıcılık" suçundan mahkûmiyetine hükmolunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 07/07/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.