Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13385 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21644 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 11 - 2010/285528MAHKEMESİ : Bursa 4. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 12/03/2010NUMARASI : 2008/278 (E) ve 2010/58 (K)Suç : Dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilikDosya incelenerek gereği düşünüldü:Sanık hakkında dolandırıcılık suçundan verilen gün adli para cezası TL cinsinden belirlenirken sonuç cezanın 5000 TL yerine 500 TL olarak adli para cezasına çevrilmesi mahallinde düzeltilmesi mümkün maddi hata olarak değerlendirilmiştir.Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;Failin bir kimseyi,kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için, dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten sujelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.Şikayetçi Ö.. T..’ın S. Kimya ve Kimyevi Maddeler İthalat ve İhracat Pazarlama Şirketinin Altındağ İzmir Ziraat Bankası şubesindeki hesabından keşide edilen 15/01/2007 keşide tarihli, 3000,00 TL bedelli, çekin bankaya ibrazında karşılığının bulunmadığının tespit edildiğini belirterek, karşılıksız çek keşide eden şirket yetkilisi mağdur T.. K.. hakkında şikayetçi olduğu, bu suç nedeniyle mağdur hakkında Ek Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair karar verildiği, Seçil Kimya Şirketinin yetkilisi mağdur T.. K..’un, 09/01/2007 tarihinde Altındağ İzmir Ziraat Bankası şubesine dilekçe ile başvurarak içlerinde şikayetçi Ö.. T..’a verilen 51593 seri nolu çek yaprağının da olduğu bir kısım çeklerinin elinden rızası hilafına çıktığını belirttiği, ilgili çekler üzerine TTK’nın 711/3 maddesi gereğince ödemeden men talimatı verildiği suça konu çekin ibrazında çekin üzerine bu hususta gerekli şerhin düşüldüğü, sanık A.. B..’in, mağdur T.. K..’un, kendisi adına hazırlattığı 51593 seri nolu 3000,00 TL bedelli imzasız çeki ele geçirerek, keşideci bölümüne sahte imza atıp, keşide tarihinin yıl bölümündeki son “6” rakamını “7” şeklinde değiştirip, tahrifat yaparak, sahte olarak düzenlediği, bankanın maddi varlıklarından olan çeki ticari faaliyetlerinde ödeme vasıtası yapıp bankayı aracı kılarak, çeki önce ciro yoluyla S. G.’a, ondan da şikayetçi Ö.. T..’a vererek, resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarını işlediği iddia edilen olayda;1- Mağdur Taner’in 21.03.2007 tarihli beyanında çeki arkadaşı olan sanığa borç olarak vermek için düzenleyip imzalamadan muhasebe servisine bıraktığını daha sonra sanığın habersiz olarak çeki buradan aldığını beyan etmesi, sanığın ise çeki muhasebeciden almış olduğunu beyan etmesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkarılması bakımından, suç tarihinde mağdur Taner’in muhasebecisi olarak çalışan kişinin araştırılarak tanık olarak ifadesine başvurulup, çekin ne şekilde elinden çıktığının sorulması, sanığın yazı ve imza örnekleri alınarak, çekteki yazı ve imzaların bu sanığa ait olup olmadığının belirlenmesi için çek üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeyerek, eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,2-Kabule göre de;a-Sanık hakkında dolandırıcılık suçundan hükmedilen adli para cezasının, paraya çevrilmesi sırasında uygulanan TCK’nın 52/2. maddesinin gösterilmemesi suretiyle, CMK’nın 232/6. maddesine aykırılık oluşturulması,b-TCK'nın 53. maddesi uygulamasında a,b,d,e bentlerinde gösterilen hakları mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar, c bendinde sayılan kendi altsoyu üzerindeki velayet hakkı; vesayet veya kayyımlığa ait hizmette bulunma haklarını koşulu salıverme tarihine kadar kullanamayacağının hükümde gösterilmemesi,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 07.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.