Tebliğname No : 11 - 2010/227781MAHKEMESİ : Diyarbakır 1. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 02/03/2010NUMARASI : 2009/30 (E) ve 2010/90 (K)Suç : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilikDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.TCK'nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir. Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir. Sanık Mahmut'un, kendisi ve aile fertlerine ait toplamda 10 adet yeşil kart sağlık cüzdanını ilaç kaydı yaptırmak için Diyarbakır İl Sağlık Müdürlüğü Yeşil Kart Bürosuna gittiği, yapılan incelemede sağlık karnelerinin 2. ve 3. bölümündeki 10/03/2007 ve 10/03/2008 tarihli vizelerin sahte olduğunun tespit edildiği, sanık Mahmut'un savunmasında, sağlık karnelerini Diyarbakır Devlet Hastanesi bahçesinde diğer sanık Şehmus'a verdiğini, vize işlemlerini yaptığını,bir yıl sonra tekrar sanık Şehmus'la irtibata geçerek vize süresini bir yıl daha uzattığını beyan ettiği, sanık Mahmut ve ailesi tarafından sahte vizeli yeşil kartlar kullanılarak toplamda 1.119,98TL ilaç gideri ve 3.437,81TL hasta muayene gideri olarak kurum zararının bulunduğu, bu şekilde her sanığın birlikte resmi belgede sahtecilik, sanık Mahmut'un da nitelikli dolandırıcılık suçlarını işledikleri, iddia ve kabul olunan somut olayda ; Dicle Kaymakamlığı'ndan suç tarihi itibariyle sanık Mahmut'un yeşil kart alma hakkının bulunup bulunmadığının sorulması üzerine verilen 13.11.2009 tarihli cevabi yazıda sanık Mahmut'a yeşil kart verilmediğinin belirtilmesi karşısında, sanık Mahmut ve ailesi tarafından uzun süre sağlık karneleri kullanılarak muayene olunduğu ve ilaç alındığı, şayet sağlık karnelerinin külliyen sahte olması durumunda bu hususun muayene sırasında veya Yeşil Kart Bürosuna müracaat esnasında anlaşılması gerektiği, sanık Mahmut'un ilaç kaydı yaptırmak için yeşil kart bürosuna bizzat başvurması üzerine yakalanmış olması da dikkate alınarak; gerçeğin kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti bakımından, öncelikle Diyarbakır İl İdare Kurulu'ndan sanık Mahmut ve ailesinin suç tarihi itibariyle yeşil kart alma haklarının olup olmadığı ve dosya arasında fotokopileri bulunan yeşil kartların gerçek olup olmadığının sorulması, yeşil kart sağlık karnelerinin gerçek olması durumunda, suç tarihi itibariyle yeşil kartların üzerlerine yazılan geçerlilik sürelerinin bilgisayar ortamında kaydedilmesinin zorunlu olup olmadığı, yeşil kart sağlık karnelerinin provizyon sistemine tabi olup olmadıkları hususları araştırılıp sonucuna göre yeşil kart sağlık karnelerinin kullanılabilmesi için uzatılan vize sürelerinin bilgisayar sistemine kaydedilmek suretiyle işlemesinin gerekli olduğunun bildirilmesi halinde sahte vize işleminin hukuki sonuç doğurmaya elverişli olup olmayacağı ve buna göre aldatma yeteneğinin ne şekilde oluşacağının tartışılması ve sanık Mahmut ve ailesinin yeşil kart alma koşullarını yitirmemiş olmaları durumunda eylemin 5237 sayılı TCK'nun 211. maddeleri kapsamında kalıp kalmadığı da tartışılarak sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması, Kabule göre de; 5237 sayılı TCK'nın 158. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f) (j) ve (k) bentlerinde sayılan hallerde adli para cezasının tayininde eğer suçtan elde edilen haksız menfaat miktarı belli ise; o takdirde tespit olunacak temel gün, suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde asgari bu miktara yükseltilerek belirlenecek gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı kanunun 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezası belirlenecektir. Bu açıklama kapsamında sonuç adli para cezasının gün karşılığı belirlenmesi gerekirken, yazılı şekilde doğrudan haksız elde olunan menfaatin iki katı esas alınmak suretiyle karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık Mahmut müdafii ve sanık Şehmus'un temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.