Tebliğname No : 11 - 2010/275822MAHKEMESİ : Antalya 2. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 02/04/2010NUMARASI : 2008/126 (E) ve 2010/128 (K)Suç : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilikDosya incelenerek gereği düşünüldü;Hükmolunan ceza miktarına nazaran sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 318. maddesi uyarınca reddine karar verilerek yapılan incelemede;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.TCK'nın 158/1-d bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hâl kabul edilmiştir. Söz konusu kurum ya da kuruluşların konumunun suçun işlenmesinde kolaylık sağlayacağı düşüncesi, bu kurum ve kuruluşların bu suçta araç olarak kullanılmasının, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir.Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanılma, bu kurum veya kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır. Katılan Süleyman'ın kızı, diğer katılanların da kardeşi olan N. K.'nın 11.06.2003 tarihinde öldürüldüğü, N. K.'nın arkadaşı olduğunu ve sağlığında kendisine 100.000 DM borç para verdiğini iddia eden sanık K. A.'ın, borçlusunun Nuray Kısa, alacaklısının kendisi olduğu, 01.09.2002 düzenleme tarihli, 01.09.2003 vade tarihli 100.000 DM bedelli bonoyu 05.09.2005 tarihinde N. K.'nın mirasçıları olan katılanlar aleyhine icraya koyduğu, Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde görülen itirazın iptali davasında alınan bilirkişi raporunda “senet üzerindeki borçlu imzaları mürekkepli kalemle oluşturulmuş olmakla birlikte, matbu bölümlerinin toner artıkları taşıması, kopya özellikleri göstermesi,senedin alt ve üst kısımlarındaki kağıt liflerinde deformasyon ve kesilme emarelerinin bulunması nedeni ile, söz konusu senedin daha önce başka bir amaçla imzalanmış başka bir belgenin alt ve üst kısımlarının kesilmesi ve üzerinin isteğe uygun olarak doldurulması sureti ile mevcut duruma getirilmiş olabileceğinin” belirtildiği, sanık K. A.'ın bu şekilde nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddia ve kabul olunan somut olayda ; Sanığın savunmaları hayatın olağan akışına aykırı ise de, sanık ve müdafiinin aşamalarda değişmeyen istikrarlı savunmalarında suça konu senedin sahte olmadığını, elektronik daktilo ile oluşturulduğunu, imzanın N. K.'ya ait olduğunu iddia etmeleri, Asliye Ticaret Mahkemesi'nde görülmekte olan itirazın iptali davasında alınan bilirkişi raporuyla yetinilmiş olması karşısında ; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından, mümkünse N. K.'nın bol miktarda samimi imza örnekleri tespit edilip senetteki imzanın N. K.'nın eli ürünü olup olmadığı ve senedin oluşturuluş şekli hususunda Adli Tıp Kurumu'ndan rapor aldırıldıktan sonra sonucuna göre açığa atılan imzanın kötüye kullanma suçunun oluşup oluşmayacağı da tartışılarak karar verilmesi gerektiği gözetilmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.