Tebliğname No : 11 - 2010/248959MAHKEMESİ : Gaziantep 2. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 03/12/2009NUMARASI : 2009/57 (E) ve 2009/466 (K)Suç : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilikDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin,banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.Bilişim sisteminden maksat,verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle,klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten süjelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.Ö. Tekstil Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nin ortağı ve yetkilisi olan sanığın, 12.04.2005 tarihi itibariyle şirketteki hissesini devir sözleşmesiyle devrettiği, suç tarihi itibariyle sanığın şirket ortağı olmaması ve şirket adına çek keşide etme yetkisi bulunmamasına rağmen 10.11.2005 tarihli, 30.000 TL tutarındaki çeki şirket adına keşide ederek şikayetçi G. Pazarlama A.Ş.'ye verdiği, çekin bankaya ibraz edildiğinde karşılıksız çıktığı, sanığın bu şekilde şirketteki hissesini devredip yetkisi olmadığını bildiği halde çek keşide etmek suretiyle resmi belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarını işlediği iddia ve kabul olunan somut olayda ; sanığın savunmasında çeki kendisinin keşide ettiğini, ticari ilişki sonucu şikayetçi şirkete verdiğini, ekonomik sıkıntı yaşadığı için ödeyemediğini, çeki şirket yetkilisi olduğu dönem içerisinde ileri tarihli keşide ettiğini beyan etmesi, ticari hayat teamüllerine göre de ileri tarihli çek keşide edilebilmesi karşısında; Gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından, her iki şirketin muhasebe kayıtları ve malzeme alımına ilişkin fatura ve belgeler getirtilip incelenerek suça konu çekin ileri tarihli keşide edilip edilmediğinin tespiti, şikayetçi şirketle yapılan alışveriş tarihinde sanığın şirket yetkilisi olup olmadığının net bir şekilde belirlenmesi, ayrıca yine sanığın hissesini devrettiği tarihten sonraki dönem içerisinde sanık tarafından keşide edilip de karşılığı ödenmiş olan çek olup olmadığının araştırılması, ayrıca suça konu çek yaprağının sanığın yetkili olduğu dönem içerisinde ilgili bankadan alınıp alınmadığı ve çek hesabının kim tarafından açıldığının araştırılması, ayrıca suça konu çek nedeniyle sanığın aynı zamanda şahsi sorumluluğu bulunması ve sanığın da çeki keşide ettiğini kabul etmesi karşısında, sanık hakkında icra takibi yapılmış ise icra dosyası getirtilerek borca veya imzaya itiraz edip etmediği araştırılarak toplanan tüm delillerin sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeksizin eksik incelemeyle yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.