Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13317 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 20300 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 15 - 2011/277988MAHKEMESİ : Trabzon 3. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 18/05/2011NUMARASI : 2010/638 (E) ve 2011/230 (K)Suç : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmaDosya incelenerek gereği düşünüldü;Katılan vekilinin 25/05/2011 tarihli dilekçesi ile hükmü temyiz etmiş ise de, 21/07/2011 tarihinde verdiği dilekçe ile hükmün onanmasını talep etmek suretiyle temyiz isteğinden vazgeçtiği anlaşıldığından, sanığın temyiz istemiyle sınırlandırılarak yapılan incelemede,Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması,malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi hâlinde, nitelikli hali oluşmaktadır. Sanığın katılan Kimtaş Kireç Sanayii Şirketi'nde 2005 yılından itibaren Karadeniz Bölge Satış Sorumlusu olarak görev yaptığı, şirketle aralarındaki anlaşma gereği şirketin Karadeniz Bölgesi'ndeki müşterilerine sattığı malların bedellerini tahsil edip anlaşmalı banka hesaplarına yatırmakla görevli olduğu, 2009 yılı içerisinde yaptığı satışlar sonucu müşterilerden şirket adına tahsil ettiği 155.000,00 TL'yi şirket hesabına yatırmayarak mal edindiği, sanık savunması, sanık ve katılan şirket arasında imzalanan 18.01.2010 tarihli protokol ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığından sanığın eyleminin hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu yönündeki kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.Sanığın eyleminin farklı tarihlerde yaptığı satışlarda şirket hesabına aktarılması gereken miktarı yatırmamak suretiyle zincirleme biçimde gerçekleştirdiği halde hakkında 5237 sayılı TCK'nın 43/1 maddesinin uygulanmaması aleyhe temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;Sanık hakkında temel ceza tayini sırasında hürriyeti bağlayıcı ceza alt sınırdan belirlendiği halde yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle adli para cezası tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılmak suretiyle tespit edilerek sanığa fazla ceza tayini,Katılandan "kısmen geri verme" nedeniyle, sanık hakkında TCK'nın 168/4. maddesinin uygulanmasına rıza gösterip göstermediği sorulup beyanının tutanağa geçirilmesini müteakip sanık hakkında anılan hükmün uygulanabilirliğinin, karar yerinde tartışılmamasıBozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK'nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 03.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.