Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13295 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21222 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 11 - 2010/342424MAHKEMESİ : İzmir 5. Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 12/05/2010NUMARASI : 2008/230 (E) ve 2010/90 (K)Suç : Nitelikli dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilikDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu, TCK’nın 158/1-f maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de; “Dolandırıcılık suçunun, bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenmesi de, birinci fıkranın (f) bendinde bu suçun bir nitelikli unsuru olarak kabul edilmiştir. Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının, özellikle bu kurum ve kuruluşları temsil edenlerin, kurum ve kuruluşları adına hareket eden kişilerin, başkalarını kolaylıkla aldatabilmeleri bir güven kurumu olan bu kuruma güvenin sarsılması bu kurumların araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu, nitelikli hâl saymıştır.Bilişim sisteminin aldatılmasından söz edilemeyeceği için, ancak bu sistemin araç olarak kullanılarak bir insanın aldatılması yani dolandırılması halinde bu bendin uygulanması mümkündür. Aksi halde yani sisteme girilerek bir kişi aldatılmayıp sistemden yararlanılarak çıkar sağlanmışsa bilişim suçu veya bilişim sistemi kullanılmak suretiyle hırsızlık suçunun oluşması söz konusu olacaktır.Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp, yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tâbi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü,yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle,klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır.Banka ya da kredi kurumlarının araç olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için,dolandırıcılık fiili gerçekleştirilirken bankaların olağan faaliyetlerinden ya da bu faaliyeti yürüten süjelerden hileli araçlar kullanılarak yararlanılması veya banka ve kredi kurumlarının olağan faaliyetleri nedeniyle üretmiş oldukları maddi varlıkların suçta araç olarak kullanılarak haksız çıkarın elde edilmesi gerekir. Bankaların, ödeme aracı olarak kullanılması halinde bu fıkra uygulanamayacaktır.E. Gıda Limited Şirketi'nin hissedarı ve yetkilisi olan Sanık Turan ile uzun süredir yakalanamadığı için ayırma kararı verilen diğer sanık Ertuğrul'un, katılan B. Gıda Limited Şirketinden almış oldukları bakliyat malzemeleri karşılığında sanık Ertuğrul'un tek başına yetkilisi olduğu U. Gıda Ürünleri Limited Şirketi tarafından keşide edilmiş, 08.03.2006 keşide tarihli ve 15.000 TL bedelli çek verdikleri, çekin bankaya ibraz edildiğinde ödenmemesi üzerine katılan şirket tarafından icra takibi başlatıldığı, sanık Ertuğrul'un çekteki keşideci imzasının kendisine ait olmadığını iddia ederek takibe itiraz ettiği, yapılan bilirkişi incelemesinde keşideci imzasının sanık Ertuğrul'a ait olmadığının anlaşılması üzerine itirazın kabulü ile icra takibinin durdurulmasına karar verildiği, bilirkişi raporuna göre çekin ön yüzündeki yazı ve rakamlar ile arka yüzündeki cironun sanık Turan'ın eli ürünü olduğu, ayrıca çekin bankaya ibrazından kısa bir süre önce sanık Ertuğrul'un 28.02.2006 tarihinde çeki cebinden düşürdüğüne dair müracaatta bulunarak ödemeden men talimatı verdiği, aynı şirkette hissedar olan sanıkların fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek aldıkları malzeme karşılığında keşideci imzasının başka birisi tarafından atılmış olduğu çeki ciro ederek verdikten sonra yapılan takibe de itiraz etmek suretiyle ödemeden kurtulup bu şekilde nitelikli dolandırıcılık suçunu işledikleri iddia ve kabul olunan somut olayda ; sanık Turan'ın savunmasında suça konu çeki diğer sanığın imzaladığını, birlikte ciro ederek E. A.Ş.'ye makbuz karşılığında verdiklerini, borcunu kabul ettiğini ancak ekonomik durumu iyi olmadığı için ödemede bulunamadığını beyan etmesi, katılan Halil İbrahim'in ise sanıklarla ticari alışveriş içerisinde olduklarını, verdikleri malzemeler karşılığında suça konu çeki sanıklardan aldığını ifade etmesi, ancak 18.01.2010 tarihli kolluk tutanağına göre B. Gıda şirketinin finans sorumlusu olan İsa Tosunoğlu'nun suça konu çeki 10.02.2006 tarihinde E. A.Ş.'den alındığını belirtmesi, yine katılan şirket tarafından düzenlenen faturanın da E. Gıda A.Ş. adına düzenlenmiş olması, ayrıca İzmir 10. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 11.10.2006 tarihli icra takibinin durdurulması kararını temyiz eden (davalı) B.Gıda Limited Şirketi vekili Av. N. Ç.'in mahkemeye vermiş olduğu 30.12.2006 tarihli dilekçeyle U. Gıda Limited Şirketiyle varılmış olan anlaşma sonucu düzenlenen sözleşmeye göre karşılıklı olarak temyizden feragat edilmesi karşısında ; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından, katılan H. İ.'in ifadesinde geçen ve çeki aldığı iddia edilen E. O. ile finans sorumlusu İ. T.'nun duruşmaya çağrılarak tanık sıfatıyla dinlenmeleri ve çekin kimden, ne şekilde, hangi tarihte alındığının net olarak açıklığa kavuşturularak sanıkların katılan şirkete yönelik eylemlerinin ne olduğunun tespiti, yine E. A.Ş. yetkilisinin ifadesine başvurularak çekin ne şekilde ellerine geçtiğinin ve çekteki cironun kendilerine ait olup olmadığının sorulması, ayrıca katılan vekili Nurhak Çelik'ten sanıklara ait şirketle yapılan anlaşma sonucu düzenlenen sözleşme örneğini ibraz etmesinin istenilmesi, mümkün değilse açıklattırılması, malın teslimat tarihi ile çekin veriliş tarihleri belirlenip suça konu çekin önceden doğmuş borç karşılığında verilip verilmediği ve hakkında ayırma kararı verilen diğer sanık Ertuğrul hakkındaki dava dosyasının akıbeti araştırıldıktan sonra toplanan tüm delillerin sonucuna göre sanık Turan'ın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeksizin eksik incelemeyle yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.