Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13259 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 20677 - Esas Yıl 2012





Tebliğname No : 11 - 2010/228987MAHKEMESİ : Edirne 4. Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 23/02/2010NUMARASI : 2010/17 (E) ve 2010/73 (K)Suç : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmaDosya incelenerek gereği düşünüldü;Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması,malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı,veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.1-Katılana ait Sınav Dershanesinin muhasebesinde çalışan sanığın, kurs ücreti olarak yatırılan paraları tahsil ederek dershaneye vermek yerine uhdesinde tuttuğu iddia olunan olayda; sanığın savunmasında tahsil ettiği paraları kilitli kasaya koyduğunu, kasanın kendisinde ve katılanda bulunduğunu, katılanın kasadan para aldığını, işten çıkartmak için iftira atıldığını savunması, katılanın sanık tarafından tahsil edilen paraların matbu listelere işlendiği ve sanık tarafından tutulan defterlere kaydedildiğini beyan etmesi, suça konu iddialarla ilgili tutulan tutanakların katılan tarafından tutulmuş olması ve sanığın kabule ilişkin imzalarınında bulunmadığı anlaşılmakla, şirkete ait muhasebe kayıt ve defterleri ve sanığın tahsile ilşkin tuttuğu belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak sanığın suça konu tahsil ettiği paraları kayıtlara işleyip işlemediği belirlenerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun taktir ve tayini gerekirlken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,2-5237 sayılı TCK'nın 50/1-b maddesine göre; kısa süreli hapis cezasının, mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi tedbirine çevrilebileceğinin hüküm altına alındığı, aynı kanunun malvarlığına yönelik bazı suçlarda etkin pişmanlığı düzenleyen 168. maddesinde, failin, azmettirenin veya yardım edenin etkin pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme ya da tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde mağdurun rızası aranmaksızın, kısmi geri verme veya tazmin halinde ise mağdurun rıza göstermesi koşuluyla ve etkin pişmanlığın gerçekleştiği yargılama aşamasında dikkate alınarak ceza indirimi öngörüldüğü, öte yandan aynen geri verme veya tazmin tedbiri aynı kanunun 50/1. maddesinde hapis cezasına seçenek yaptırımlar arasında gösterilmiş ise de, yasal bir indirim nedeninin, bundan yararlanmama iradesini ortaya koyan failin cezasını etkisiz kılacak biçimde aynen tazmin tedbirine dönüştürülmesinin mümkün olmadığı, böyle bir uygulamanın mağdurun zararını soruşturma veya kovuşturma aşamalarında gidermeyen faillere yeni bir olanak tanıma olacakken, soruşturma veya kovuşturma aşamalarında zararı ödeyen sanık aleyhine ve adalete aykırı bir sonuç doğuracağı, maddenin düzenleniş amacının da bu şekilde yorumlanamayacağı gözetilmeyerek, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmayan sanık hakkında verilen hapis cezasının 5237 sayılı TCK'nın 50/1-b maddesi uyarınca mağdurun uğradığı zararın tazmin suretiyle tamamen giderilmesi tedbirine çevrilmesi, 3-Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.06.2007 tarih ve 2007/10-108-152 sayılı ilamında da belirtildiği gibi yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamakta ise de, bunun gerekçelerinin gösterilmesi, dayanılan gerekçelerin de yasal olması ve dosya içeriğiyle örtüşmesi gerektiği halde mahkemece adli para cezasının gerekçe gösterilmeksizin alt sınırın üzerinde tayin edilmesi suretiyle 5237 sayılı TCK'nın 61. maddesine aykırı davranılması,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 03.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.