Tebliğname No : 11 - 2011/714MAHKEMESİ : Kırıkkale Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ : 15/06/2010NUMARASI : 2009/221 (E) ve 2010/115 (K)Suç : Nitelikli dolandırıcılık (değişen suç vasfı nedeniyle hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma), özel belgede sahtecilikDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.TCK'nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir. Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun Kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.Sanığın, adına hareket ettiği V. Petrol İnş. Limited Şirketi'nin K.. İ..'nin açmış olduğu Yıldırım Beyazıt Anadolu Lisesi onarım işi ihalesine girerek, ihaleyi kazandığı, söz konusu ihaleye ilişkin sözleşme imzalamak maksadıyla dosya hazırlandığı, bu dosya içerisinde kazanılan ihale bedelinin binde 4.5 tutarında damga vergisi ve karar pulu olarak toplam 773 TL paranın İl Özel İdaresi hesabına yatırılıp, buna ilişkin dekontun sözleşme dosyasına konulması gerektiği, sanığın bu parayı yatırmamak için aslı ele geçirilemeyen ancak dosya içerisinde fotokopisi olan, bu nedenle özel evraktan sayılan 24/06/2009 tarihli Ziraat Bankasına ait sahte dekont düzenlediği, bu şekilde üzerine atılı özel evrakta sahtecilik ve kamu kurumu niteliğindeki İl Özel İdaresi'nin hesabına para yatırmadığı halde, para yatırmış gibi sözleşme imzalamaya çalışmak suretiyle nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs suçlarını işlediği iddia olunan olayda;1-Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 24.03.1998 gün, 50/105, 01.06.1999 gün, 137/146, 10.10.2000 gün, 175/193, 23.10.2001 gün, 226/227 ve 30.05.2006 gün 173/145 sayılı kararlarında ve benzer nitelikteki içtihatlarında açıklandığı üzere; 5271 sayılı CMK'nın 225. maddesi uyarınca hükmün konusu, duruşmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fiilden ibaret olup, bir olayın açıklanması sırasında başka bir fiilden bahsedilmesi o konuda da dava açıldığı anlamına gelmeyeceği, iddianame ile sanık hakkında "nitelikli dolandırıcılık ve özel belgede sahtecilik" suçunu işlediğinden bahisle kamu davasının açıldığı ve iddianamede tavsifi yapılan bu suçla bağlı kalınarak yargılamaya devamla karar verilmesi gerektiği, sevk ve tavsife göre, “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” suçundan açılmış dava bulunmadığı, ayrıca her iki suçun da birbirlerinden ayrı ve bağımsız suçlar olduğu gözetilmeden, iddianame dışına çıkılarak dava konusu yapılmayan “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma” yazılı şekilde mahkumiyetine hükmolunması,2-Özel belgede sahtecilik suçuna konu belgenin fotokopi olması, ihale dosyasını denetleyen görevlinin bu durumu hemen fark ederek belge aslını sanıktan istediği olayda, fotokopi belgenin ne şekilde aldatma yeteneği taşıdığı, suçun hangi surette oluştuğu da tartışılmadan yazılı şekilde hüküm kurulması,3) Kabule göre de, sanık hakkında tekerrüre esas alınan hapis cezasına ait mahkumiyetin tamamen infaz edildiği 24.01.2005 tarihinden suç tarihine kadar 3 yıldan fazla bir süre geçmesi nedeniyle tekerrüre esas alınmayacağı gözetilmeden, 5237 sayılı TCK'nın 58.maddesi gereğince sanığın cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.