MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Dolandırıcılık, suç eşyasının satın alınmasıHÜKÜM : MahkûmiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli,olayın özelliği,fiille olan ilişkisi,mağdurun durumu,kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Sanıklar ..., ... ve ...'ın daha önceden dolandırıcılık yapma hususunda aralarında anlaştıkları, bu çerçevede sanık ...'in, internet ortamında satılık ilanı verilen ... plaka sayılı aracın sahipleri olan katılan ... ile oğlu olan ve tanık...'ı telefonla arayarak kendini ... olarak tanıtıp aracı satın almak istediklerini söylediği, yapılan pazarlık sonucunda da suça konu arac??n 23.500 TL'ye satılması hususunda anlaştıkları, akabinde katılan ile tanık ...'in aracın satış işlemlerini yapmak için ikamet ettikleri ... İlçesinden sanıkların bulundukları... İline geldikleri, burada katılan ile oğlunu sanık ...'in yeğeni olduğunu söyleyen diğer sanık ...'in karşılayarak daha önceden geçici olarak kiraladıkları eve getirdiği, daha sonra sanık ...'in bir takım yerlerden alacağı olduğunu, aracın parasını bu şekilde vereceğini belirterek vakit geçirmemek için aracın noter satışının Yapılması teklifinde bulunduğu, katılanın da bu teklifi kabul ederek 19.4.2011 tarihinde söz konusu aracı ....Noterliğinde düzenlenen araç satış sözleşmesiyle sanık ...'e devrettiği, bu işlemin yapılmasından sonra katılanın parasını almak için tekrar sanıkların evine gittiği ancak sanık ...'in parayı temin edemediğini, ertesi gün parayı alabileceğini, aracıda o zaman teslim alacağını söylemesi üzerine katılan ile oğlunun ikamet ettikleri Soma İlçesine geri döndükleri, ertesi günü tanık ...'in suça konu araçla birlikte ....'e giderek sanık ... ve ... buluştuğu, akabinde sanıkların tanık ...'e lokantada bir şeyler yiyeceklerini belirtip aracı bir yere park etmesini söyledikleri, tanık ...'in de otoparkçının isteği üzerine suça konu aracı üzerinde anahtarı olduğu halde otoparka bıraktığı, daha sonra sanıklarla birlikte yemek yediği, tanık ...'in yemek yedikten sonra ellerini yıkamak için lavaboya gitmesi üzerine sanıkların otoparkta bulunan suça konu aracı alarak gittikleri, tanık ...'in geri döndüğünde sanıkları ve aracı görememesi üzerine telefonla sanık ...'i aradığı ve ne olduğunu sorduğu, sanığın da eşinin acil hastalandığını ve hastahaneye gittiklerini söylediği, tanık ...'in de belirtilen hastahaneye gittiğinde sanıkları göremediği ve dolandırıldığını anlayarak emniyete gidip müracaatta bulunduğu,bu esnada sanık ...'in de suça konu arac?? oto alım satım işi yapan sanık ...'ya sattığı, diğer sanık ...'in de bütün bu olayları telefonla yönlendirdiği, bu şekilde sanıkların dolandırıcılık ve suç eşyasının satın alınması suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda, 1- Sanıklar ..., ... ve ... hakkında dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Sanık savunması, katılan ile tanık ifadesi, araç satış sözleşmesi, teşhis tutanağı ve tüm dosya kapsamına göre suçun sanıklar tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.Dosyada mevcut adli sicil kaydından tekerrüre esas sabıkası olduğu anlaşılan sanık ... hakkında TCK'nın 58.maddesinin uygulanmaması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık ... müdafi ile sanıklar ... ve ...'nun temyiz itirazlarının reddine, Ancak;TCK'nın 53. maddesinin 3.fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “ velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun “ sadece sanıkların kendi altsoyları yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise yosunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde kararlar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafi ile sanıklar ... ve ...'nun temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanun'un 322. Maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan,hüküm fıkrasından, 5237 sayılı Kanunun 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümlerin tamamen çıkartılıp yerlerine, "53. maddenin 3. fıkrası uyarınca 1. fıkranın c bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına" denilmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin ayrı ayrı DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 2- Sanık ... hakkında suç eşyasının satın alınması suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;Oto alım satım işiyle uğraşan sanığın, suça konu aracı dolandırıcılık yoluyla elde edildiğini bilerek satın aldığı yönünde mahkumiyetine yeterli kesin ve inandırıcı kanıt bulunmadığı gözetilmeden, beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 03.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.