MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli,olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Katılan ...'ın, sahibi olduğu ve inşaat halinde olan binaya elektrik bağlatmak için elektrik işiyle uğraşan mağdur ... Düzgü'ne başvurduğu, daha önceden ...'ta çalışan sanığın da mağdurun iş yerinde bulunduğu bir esnada katılanın inşaatına elektrik aboneliği almak istediğini öğrendiği, bunun üzerine katılana ...'ta görevli olduğunu, elektrik aboneliği konusunda yardımcı olabileceğini, kısa bir sürede inşaatına elektrik bağlatabileceğini, ancak bu iş için 400 TL masraf yapılması gerektiğini söylediği, katılanın da sanığın sözlerine inanarak suça konu 400 TL'yi sanığa verdiği, ancak daha sonra elektriğin bağlanmaması üzerine katılanın yapmış olduğu araştırma sonucunda, sanığın Tedaş'ta görevli olmadığını öğrenerek dolandırıldığını anladığının iddia edildiği olayda, sanık savunması, katılan, mağdur ve tanık ifadesi ile tüm dosya kapsamına göre suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;1- Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,2- Sanık hakkında belirlenen adli para cezasının, taksitler halinde ödenmesine karar verilirken uygulanan yasa maddesinin gösterilmemesi suretiyle, CMK'nın 232/6. maddesine aykırılık oluşturulması,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK'nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; fakat, bu aykırılıkların yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun'un 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasından adli para cezasına ilişkin sırasıyla “60 gün”,”50 gün” ve “ 1000 TL” adli para cezası terimlerinin tamamen çıkartılarak yerlerine, sırasıyla “ 5 gün “, “ 4 gün” ve “ 80 TL “ adli para cezası ibarelerinin eklenmesi ve hüküm fıkrasındaki adli para cezasının taksitlendirilmesine ilişkin bölüme “ 5237 sayılı TCK'nın 52/4. maddesi uyarınca” ibaresinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 03.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.