Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13149 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21636 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Sulh Ceza MahkemesiSUÇ : Güveni kötüye kullanmaHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi, tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Suça sürüklenen çocuklarla birlikte ... mevkiinde bulunan yüzme havuzuna giden mağdur ...'in, havuza gireceği sırada babasına ait Trident marka cep telefonunu muhafaza etmesi için ...'ye verdiği, ancak ...'nin, bu telefonu müştekiye iade etmeyerek, diğer suça sürüklenen çocuk ...'le birlikte hareket ederek ....'a sattıklarının iddia edildiği olayda;1-Suça sürüklenen çocuk ... hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Suç tarihinde 12-15 yaş grubunda olduğu anlaşılan suça sürüklenen çocuğun eylemine uyan 5237 sayılı TCK'nın 155/1. maddesinde tanımlanan güveni kötüye kullanma suçu için öngörülen cezanın türü ve yukarı sınırına göre, aynı kanunun 66/1-e. ve 66/2. maddelerinde belirtilen 4 yıllık dava zamanaşımının, hüküm tarihi olan 01.06.2010’dan, inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşıldığından; 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA; ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden aynı kanunun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi gereğince suça sürüklenen çocuk hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 2-Suça sürüklenen çocuk ... hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Mağdur ...’in telefonunu emanet ettiği ... ile birlikte iştirak halinde hareket ederek söz konusu cihazı 3. kişiye satan suça sürüklenen çocuğun eyleminin, güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğuna dair mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak; a) Suç tarihinde 18 yaşından küçük olan ve hapis cezasına ilişkin geçmiş mahkûmiyeti bulunmayan suça sürüklenen çocuk hakkında hükmolunan kısa süreli hapis cezasının, 5237 sayılı TCK’nın 50/3. maddesi uyarınca aynı maddenin 1. fıkrasında yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinin zorunlu olduğunun gözetilmemesi,b) Hapis cezasının alt sınırdan tayin edilmesine rağmen, adli para cezasının belirlenmesi sırasında, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeye dayanılarak tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle suça sürüklenen çocuk hakkında fazla ceza tayin edilmesi, c) 5395 sayılı Kanun’un 3/a-2 maddesine göre, kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiası ile hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılan ya da işlediği fiilden dolayı hakkında güvenlik tedbirine karar verilen çocuk için, “Suça sürüklenen çocuk” ifadesinin kullanılması gerekirken, “Sanık” ibaresinin kullanılması,Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.