Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13142 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21498 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Ağır Ceza MahkemesiSUÇ : Dolandırıcılık, sahtecilik HÜKÜM : MahkûmiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.5237 sayılı TCK'nın 158/1-i bendinde, serbest meslek sahibi kişiler tarafından mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle işlenmesi hali nitelikli dolandırıcılık olarak kabul edilmiş,193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 65/2 maddesinde serbest meslek faaliyeti sermayeden ziyade şahsi mesaiye ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır” şeklinde tanımlanmış, aynı kanunun 66. maddesi ise “Serbest meslek faaliyetini mutat meslek halinde ifa edenler serbest meslek erbabıdır” denilmiştir. Aynı kanunun 37. maddesinin 4. bendinde ise, gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle uğraşanların bu işlerinden doğan kazançların bu kanunun uygulanmasında ticari kazanç sayılacağı belirtilmiştir. Kanunda kendi nam ve hesabına mesleğin gerektirdiği etik kurallara uygun olarak çalışması gereken kişilerin toplumda kendilerine duyulan güveni kötüye kullanmak suretiyle dolandırıcılık suçunu işlemeleri hali nitelikli dolandırıcılık olarak düzenlenmiş ise de, bu bendin uygulanabilmesi için failin serbest meslek mensubu olması ve dolandırıcılık suçunu da mesleği gereği kendisine duyulan güveni kötüye kullanmak suretiyle işlemesi gerekir.Fikir ve eylem birliği içerisinde hareket eden sanıkların, şikayetçinin satılık yazısı astığı ... plakalı minibüsünü satın almak istediklerinden yapmış oldukları pazarlık neticesinde şikayetçiyle 5.750 TL'ye anlaştıkları, aracın vergi borcunu ödemeyi kabul ettikleri gibi, 5.500 TL bedelli olarak tanzim ettikleri senede "Koç ticaret" kaşesini basarak, ... ismiyle imzaladıkları, senedi kendini ... olarak tanıtan sanık ...'nin değil de, diğer sanık ...'ın imzaladığı, bu şekilde yanıltıcı belge düzenledikleri, ancak işyeri olarak gösterdikleri ...Ticaret isimli işyerinde, önceleri çok sayıda eşya varken, aracın verilmesinden sonra işyerine sanıklarla konuşmaya giden şikayetçinin levhadan başka herhangi bir eşyanın bulunmadığını ve işyerinin kapalı olduğunu gördüğü, ... Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 28.10.2006 tarihli yazılarının içeriğinde, senede basılan işyeri sicil numarasının yanlış olduğunun tespit edildiğinin belirtildiği, sanıkların bu şekilde aldıkları aracı ...ve ...'a sattıkları, aracın devrinin de alınmadığı, bu şekilde sanıkların fikir ve eylem birliği içerisinde sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarını işlediklerinin iddia edildiği olayda; 1-Sanıklar ... ve ... haklarında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıkların temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,2-Sanık ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüne yönelik yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;Sanığın adli sicil kaydında yer alan mahkûmiyetin kesin hüküm niteliğinde olduğu ve CMUK'nın 305/2. maddesi gereğince tekerrüre esas alınamayacağı gözetilmeden, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün görüldüğünden, hüküm fıkrasından tekerrür hükümlerinin tamamen çıkarılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 3-Sanıklar hakkında dolandırıcılık suçundan verilen hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;a) ...Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün yazılarından da anlaşılacağı üzere, sanıkların gerçekte herhangi bir ticari faaliyetleri olmadığı halde orijinal aksesuar işi yaptıkları görüntüsünü verdikleri; kaldı ki gerçek bir işyeri de olsa elde edecekleri kazancın ticari kazanç kapsamında olacağı ve fatura düzenlemesi gerekeceğinden, serbest meslek kavramı içinde değerlendirilmesinin mümkün olmayacağının anlaşılması karşısında, eylemin 5237 sayılı TCK'nın 157. maddesinde düzenlenen basit dolandırıcılık suçunu oluşturacağının gözetilmemesi, b) Sanık ...’nin adli sicil kaydında yer alan mahkûmiyetin kesin hüküm niteliğinde olduğu ve CMUK'nın 305/2. maddesi gereğince tekerrüre esas alınamayacağı gözetilmeden, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu nedenlerle, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesine istinaden uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.07.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.