MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;Failin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Somut olayda; ....hotmail.com adresini kullanan sanığın, ....'ta yaşayan katılan ile internet ortamında tanıştığı, katılana amcasının oğlunun define bulduğunu, cahil oldukları için ellerinden çıkaramadıklarını, istediği takdirde bu altınları ucuz bir fiyatla kendisine satabileceğini söylediği ve katılanı...'ya davet ettiği, bunun üzerine 06/06/2008 tarihinde ...'ya giden katılana numune bir altın verdiği, katılanın bu altını....'a götürüp bir kuyumcuya göstererek gerçek altın olduğunu öğrenmesinden sonra, sanık ile anlaşarak 10/06/2008 günü tekrar ...'ya gittiği, sanıkla ve sanığın amcasının oğlu olduğunu beyan ettiği açık kimlik bilgileri tespit edilemeyen bir şahıs ile buluştuğu, katılanın yanında getirdiği 6.500 TL'yi sanığa teslim ettiği, sanığın da altınları getirmesini söyleyerek parayı yanındaki şahsa verdiği, bu şahsın parayı alarak yanlarından ayrıldığı, bir süre sonra sanığın cep telefonunun çaldığı, telefonla görüştükten sonra katılana parayı saydıklarını, kendisinin de hemen geleceğini söyleyerek katılanın yanından ayrıldığı ve bir daha geri dönmediği anlaşılmakla; eylemin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;Hapis cezası alt sınırdan tayin olunduğu halde, ayrıca yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeden aynı gerekçeyle adli para cezasına esas alınması gereken tam gün sayısının alt sınırdan uzaklaşılarak tayini suretiyle çelişkiye düşülmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından adli para cezasına ilişkin sırasıyla "360 gün", “300 gün” ve "6.000 TL" adli para cezası terimlerinin tamamen çıkarılarak, yerlerine sırasıyla "5 gün", “4 gün” ve "80 TL" adli para cezası ibarelerinin eklenmesi suretiyle, diğer yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 02/07/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.