Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13079 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 22125 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Her ne kadar sanık hakkında, 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesi uygulanmamış ise de, sanığın belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasının, kasten işlenen suçtan dolayı hapis cezası ile cezalandırılmasının kanuni sonucu olması nedeniyle, infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür. Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Sanığın, parkta oturan müştekinin yanına gelerek, kendisinin fakirlere yardım fonunda çalıştığını belirtip müştekiyle sohbet etmeye başladığı, müştekinin, kredi kartı borcu olduğunu söyleyince sanığın, bu borçları ödeyebileceğini, kendisine kömür yardımı yapabileceğini, hatta bir adet telefon alabileceğini söylediği, müştekinin kızının, infaz koruma memurluğu sınavına gireceğini söyleyince de sanığın, müştekiden kızına ait belgeleri alarak bu konuda tanıdıkları olduğunu belirterek yardımcı olabileceğini söylediği müşteki bu şekilde sanığa güvendikten sonra sanığın, müştekiyle birlikte GSM bayiilerine giderek ....'den iki adet ve ....'den iki adet olmak üzere müşteki adına iki adet hat aldırdığı, parasını müştekinin ödediği, fakat hatları kendisinin teslim aldığı, daha sonra, yapılacak yardımların yatırılması için bir hesap açılması gerektiğini söyleyerek, müştekiden 30 TL istediği, buraya yatırılacak kömür paralarını çekerek kredi kartı borcunu ödeyebileceğini söylediği, yine müştekiyi kandırarak ... isimli kişi hesabına para aktarılmasını sağladığı, söz konusu hatlarla yapılan konuşmalar nedeniyle müştekiye fatura çıkarıldığı, böylece sanığın dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda, sanık, müşteki ve tanık beyanları, görüntü kayıtları, banka kayıtları, abonelik sözleşmeleri ile tüm dosya kapsamına göre, suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.Tekerrüre esas mahkumiyeti bulunan sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 58/6. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilmemesi aleyhe temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.Temel cezanın alt hadden uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, ayrıca aleyhe temyiz bulunmadığından tebliğnamedeki, temel cezanın teşdiden belirlenmesi yönündeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;1-Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,2-5237 sayılı TCK'nın 52/4 maddesine göre; ''kararda, para cezasının yirmi dört eşit taksitle ödenmesine karar verildiği halde, taksit aralığının açık bir şekilde gösterilmemiş olması,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK'nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun'un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasından, adli para cezasının uygulanmasına ilişkin olarak sırasıyla “500 gün” ve “1.000 TL” adli para cezası terimlerinin tamamen çıkartılarak yerine, sırasıyla “5 gün” ve “100 TL” adli para cezası ibaresinin eklenmesi ve hükmün ilgili kısmına ''para cezasının birer ay arayla yirmi dört eşit taksitle ödenmesine ''ifadesi yazılmak suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 02/07/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.