Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13075 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21685 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanmaHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir.Mağdurun eşinin trafik kazası sonucu ölmesi sebebiyle sigorta şirketinden tazminat alabilmek amacıyla sigortacılık yapan sanığa vekaletname verdiği, sanığın hak edilen tazminatın yüzde otuzunu kendisinin alması gerisini de mağdura vermek şartıyla anlaştıkları, sanığın, sigorta şirketinden 6.358 TL para almasına rağmen mağdura vermediği, ayrıca parayı almadığını söyleyerek mağduru oyaladığı, mağdurun sigorta şirketini arayarak tazminatın alındığını öğrenmesi üzerine, bu kez sanığın, miktara itiraz edeceğini söyleyerek parayı yine iade etmediği, mağdurun tekrar şirketi arayarak tazminat miktarına itiraz edilmediğini öğrenmesi üzerine, mağdurun şikayetçi olduğu, sanığın, yargılama sırasında parayı mağdura ödediği, buna göre sanığın, 04/04/2009 tarihinde parayı almasına rağmen uhdesinde tutmak suretiyle hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda, sanık, mağdur ve tanık beyanları, banka dekontu ile tüm dosya kapsamına göre, suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.Tekerrüre esas mahkumiyeti bulunan sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 58/6. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilmemesi, aleyhe temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;1-Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,2-5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin 1. fıkrasının c bendinde yer alan haklardan, sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hak yoksunluğunun aynı maddenin 3. fıkrasına göre koşullu salıverilme tarihinden itibaren uygulanmayacağı gözetilmeden, alt soyu dışındaki kişileri de kapsayacak şekilde 53/1-c maddesi gereğince güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına hükmedilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiilerinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken CMUK'nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA; fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun'un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkrasından, adli para cezasının uygulanmasına ilişkin olarak sırasıyla “500 gün”, “250 gün” ve “5.000 TL” adli para cezası terimlerinin tamamen çıkartılarak yerine, sırasıyla “5 gün” , “2 gün” ve “40 TL” adli para cezası ibaresinin eklenmesi ve hüküm fıkrasından, 5237 sayılı Kanun'un 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün tamamen çıkartılıp yerine, "5237 sayılı TCK'nın 53. maddenin 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın c bendinde yer alan, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine kadar, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına" denilmek suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 02/07/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.