Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 13056 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 21081 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : DolandırıcılıkHÜKÜM : MahkumiyetDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;Failin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Sanıklardan ...'ın, ...merkezde... Medikal isimli bir iş yeri açarak, yanında çalıştırdığı diğer sanıklar...., ... ve...Öğetler aracılığıyla çevre ilçeler ve illere kapıdan satış işi yaptığı, bu kapsamda, suç tarihinde sanık....'in azmettirmesi sonucu, diğer sanıklar ...., ....ve...'in.... ilçe merkezinde bulunan ... kahvehanesine gittikleri, burada bulunan tanık....e, kandırması kolay olacağını düşündükleri için yalnız yaşayan bir şehit babası olup olmadığını sordukları, tanığın da katılanı göstermesi üzerine katılanı dışarı çağırdıkları, kendilerini doktor, hemşire ve sağlık teknisyeni olarak tanıttıktan sonra, sağlık taraması yaptıklarını, bu nedenle evine gitmeleri gerektiğini söyleyerek katılanın .... köyündeki evine gittikleri, burada katılana bir adet tansiyon aleti ile masaj aletini 60,00 TL karşılığında sattıkları, ayrıca sağlık taraması yaptıklarına dair olduğunu beyan ettikleri bir kağıdı, yaşlı olması nedeniyle belgenin içeriğini anlayamayacak durumda olan katılana imzalattıkları ve katılanın evinden ayrıldıkları, bu belgenin gerçekte katılanı 580,00 TL borç altına sokan bir senet olduğu, sonrasında bu senedi tahsil edbilmek için sanık ... vekili vasıtasıyla katılana ihtarname gönderildiği şeklinde gerçekleşen somut olayda; A-Sanık ... hakkında kurulan mahkumiyet hükmünün incelenmesinde;Sanığın, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olduğu anlaşıldığından, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için aranan, 5271 sayılı CMK’nın 231/6. maddesinin (a) bendinde yazılı “kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunma” nesnel koşulunun bulunmaması nedeniyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceği belirlenerek yapılan incelemede;Adli sicil kaydında tekerrüre esas sabıkası bulunan sanık hakkında, 5237 sayılı TCK'nın 58. maddesi hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;1-Hapis cezası alt sınırdan tayin olunduğu halde, ayrıca yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeden aynı gerekçeyle adli para cezasına esas alınması gereken tam gün sayısının alt sınırdan uzaklaşılarak tayini suretiyle çelişkiye düşülmesi,2- TCK'nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki "velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun" sadece sanıkların kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden duruşma yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından adli para cezasına ilişkin sırasıyla "365 gün" ve "7.300 TL" adli para cezası terimlerinin tamamen çıkarılarak, yerlerine sırasıyla "5 gün" ve "100 TL" adli para cezası ibarelerinin eklenmesi ve 5237 sayılı Kanun'un 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün tamamen çıkarılıp yerine, "5237 sayılı TCK'nın 53. maddenin 3. fıkrası uyarınca, 1. fıkranın (c)bendinde yer alan, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine kadar, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına" cümlesinin eklenmesi suretiyle, diğer yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, B-Sanıklar...., ... ve...Öğetler hakkındaki hükümlerin incelenmesinde;Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıklar müdafiilerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, ancak;1-Hükümden sonra, 08.02.2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanun'un 562. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesi uyarınca; hükmolunan cezaların tür ve süresine göre “hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağı” hususunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,2-Hapis cezası alt sınırdan tayin olunduğu halde, ayrıca yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeden aynı gerekçeyle adli para cezasına esas alınması gereken tam gün sayısının alt sınırdan uzaklaşılarak tayini suretiyle çelişkiye düşülmesi,3-5237 sayılı TCK'nın cezaların toplanması kuralına yer vermediği dikkate alınarak, sanıklar hakkında hükmolunan her bir cezanın diğerinden bağımsız olduğu gözetilmeden, TCK'nın 157. maddesi kapsamında hükmolunan, 300 gün karşılığı günlüğü 20 TL'den belirlenen 6.000 TL ve 304 gün karşılığı günlüğü 20 TL'den belirlenen 6.080 TL adli para cezalarının toplanması suretiyle sonuç olarak 12.080 TL adli para cezasına hükmedilmesi,Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02/07/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.