Tebliğname No : 11 - 2010/318847MAHKEMESİ : Kadıköy 4 Asliye Ceza MahkemesiTARİHİ : 18/05/2010NUMARASI : 2009/785 (E) ve 2010/514 (K)Suç : DolandırıcılıkDosya incelenerek gereği düşünüldü;Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli,olayın özelliği,fiille olan ilişkisi,mağdurun durumu,kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.Sanığın, elinde mevcut olmadığı halde satılık araba bulunduğu şeklinde Sabah Gazetesine ilan verdiği, müştekinin bu ilanı görerek ilanda bulunan cep telefonu vasıtasıyla sanıkla irtibat kurduğu, akabinde pazarlık yaparak söz konusu aracı satın alma hususunda sanıkla anlaştığı, daha sonra sanığın katılana 500 TL kaporayı posta havalesiyle kendisine göndermesi halinde aracı getireceğini söylediği, bu beyana inanan müştekinin 10.7.2008 tarihinde 500 TL'yi posta havalesi ile sanığa gönderdiği, ancak sanığın söz konusu aracı getirip müştekiye vermediği gibi almış olduğu parayı da iade etmediği, bu şekilde hileli hareketler ile haksız menfaat temin etmek suretiyle atılı suçu işlediğinin iddia edildiği olayda, sanık savunması, müşteki ifadesi, posta havale makbuzu ve tüm dosya kapsamına göre suçun sanık tarafından işlendiği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,Ancak; TCK'nın 61.maddesindeki ölçütlere aykırı olarak, sanık hakkında temel ceza tayin edilirken hükmün gerekçesinde hürriyeti bağlayıcı cezanın alt sınırdan tayin edildiği belirtildiği halde takdiren ve teşdiden denilmek suretiyle yazılı şekilde 2 yıl hapis cezasına karar verilerek hüküm fıkrasında çelişki oluşturulması, Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 26.6.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.